Savaştan daha beter “coronavirüs belası” bizi de buldu
Savaştan daha beter “coronavirüs belası” bizi de buldu … “Suudi Arabistan kutsal ziyareti kapatırken, bizde camilerin açık tutulmasını anlayabilmiş değilim. Kaybedilen günlerin faturası önümüzdeki günlerde bizi çok ama çok zorlayacak gibi görünüyor…” yorum/haber…
Savaştan daha beter “coronavirüs belası” bizi de buldu
Çin’in Wuhan kentinde hızla can almaya başlayınca dünya tedbirleri konuşmaya başladı. Bizde de tedbirler havayolları üzerinden başladı ve son olarak 3 hafta evden dışarı çıkmayalım tavsiyesine kadar uzadı.
Wuhan kentinden tahliye edilen Türk vatandaşlarının 14 gün süreyle karantinaya alınması ülke olarak bizi umutlandırmıştı. Ama ilerleyen süreç, uygulamaların titizlikle yürütüldüğü konusunda şüphe ile yaklaşmamızın daha doğru olduğunu gösterdi.
17 yıldır ülkeyi yöneten muhafazakar anlayışlı iktidarın böyle bir hata yapacağı hiç aklıma gelmezdi. Coronavirüs belasının “dini inanç” ayırmadığını bilecek kadar tecrübelerinin olduğunu zannediyordum.
15 bin Umreci…
Değineceğim konu elbette umre ziyaretçisi vatandaşlarımızla ilgili. Umre ziyaretinden dönen yaklaşık 15 bin vatandaş hangi akla hizmetle hiçbir önlem alınmadan evlerine gönderildi. Daha bu konuda doyurucu bir açıklama yapılmadı. Dahası Suudi Arabistan kutsal ziyareti kapatırken, bizde camilerin açık tutulmasını anlayabilmiş değilim. Kaybedilen günlerin faturası önümüzdeki günlerde bizi çok ama çok zorlayacak gibi görünüyor.
Sağlık bakanlığının ilk günden başlayarak almış olduğu tedbirler bizi “tedbirler alındı, tamam bize bir şey olmaz” psikolojisine sokmayı başardı. Bunun da bir faturası olacaktır…
Yaşanan sürecin ülkemize elbette ekonomik olarak ta bir faturası olacaktır. Bu süreçte yine gariban ve yoksul halk daha da yoksulluğa mahkum edilecek.
Tedbirlerin yeterince alınmadığına örnekler çok ama çok fazla…
*-Mesela toplu taşıma araçlarını kullanan vatandaşlara belediyeler tarafından maske verilemez mi?
*-Seyircisiz oynatılmaya devam eden futbol maçları kulüplere verilmiş bir ceza değil midir?
*-Güney Kore’nin yaptığı gibi, risk taşıyan tüm hastalarımız testten geçirilemez mi?
*-Umreden gelen vatandaşların adreslerine ulaşılarak testten geçirilemez mi?
*-Camiler tüm zamanlı olarak ibadete kapatılamaz mı?
*-Eğlence yerleri ve kafeler kapatılırken, pastanelerin açık olması normal midir?
*-Açık olacağı belirtilen AVM’lere giden vatandaşlar için risk yok mu?
*-Üretim alanında çalışanların maske ve eldiven kullanarak çalışması sağlanamaz mı?
*-Caddelerin belli noktalarında görevliler tarafından maskesiz sokağa çıkanlara maske verilerek takması sağlanamaz mı?
*-Eğitimin uzaktan yapılması konuşulurken olmayan evlere internet bağlanamaz mı?
*-Evde oluşan zorunlu faturalar 3 ay ertelenip sonra 6 taksitte ödenmesi sağlanamaz mı?
*-50’lik paketinin 17 lira olduğu söylenen maskelerden her eve bir paket dağıtılamaz mı?
*-İnsanların 1 ay süresince evden çıkmaması için somut adım bekleyen işverenin ve kurumlara borcu olan vatandaşların vergi ve sigorta borçlarının 100’er bin liralık kısmı silinerek, geri kalan kısmı 3 yıla yayılarak yapılandırılamaz mı?
*-Bankaların günlük çekim limitini yükseltmek yerine maaşlı her müşterisine 6’şar bin lira faizsiz kredi verip tahsilatının 12 eşit taksitle ödenmesi formülü uygulanamaz mı?
Daha bu alınması gereken önlemlerin fazlasını saymak mümkün. Demagojik söylemlerin virüsü yenemeyeceğini çok iyi bilmemiz gerekir. Böylesi hassas dönemlerde Demagojik söylemlere sarılmak acziyetin göstergesidir. Ancak dileğim odur ki, yönetsel beceriksizliğe rağmen inşallah bu süreci en az hasarla atlatırız.