Vacit Çelik

ALIN YAZIMIN EN GÜZEL İZİSİN TANRIÇAM – 2

ALIN YAZIMIN EN GÜZEL İZİSİN TANRIÇAM – 2

şimdi sensiz bütün mevsimler kış,
seninle sevdiğim bu kent yabancı bana.
küçük kıyamet yokluğun…
sensizlik şimdi beni sana özgü gizemli derinliklerine çekiyor.
düşlerim kanıyor…

her sabah 6.09 da
günaydın hayat diyerek uyanıp
sana veremediğim
ve gittin gideli başucumda seni anımsatan
kızıl gonca gülleri
ve deniz dalgası saçlarını okşayarak başlıyorum güne
senin farklı, ve çok özel olduğunu bilerek,
seninle birlikte senin hayatını yaşayarak,
senin heyecanlarını, duygularını, mutluluklarını,
dertlerini, acılarını yaşayarak seviyorum seni.
üzülme kalbim
acabaları sil yüreğinden.
hiç bir zaman sana sorun olmadan seni seveceğim.

Şu an neredesin,
ne yapıyorsun,
nasılsın diye bilemesem de
ve nasılım, ne yapıyorum,
sensiz yaşamayı becerip beceremediğimi merak etmesen de
seviyorum seni ve yaşadıkça seveceğim.
biliyorum benimle geleceğe dair düşlerin yok.
olsun ben sende hayatı yaşıyorum.

ve beni
seninle sevdiğim bu kentin ayaz soğuğu sokaklarında
çırılçıplak bırakıp gidişine karşın
senin özgür ve mutlu
ve sevdiklerinle birlikte olduğunu bilerek
seviyorum seni.

gidişinle düşlerime kar yağsa,
uyuya kalsa da sevinçlerim
ve dört mevsim üşüse de yüreğim,
sensizliğin hüznünün girdabında yaralı Şahan olsam
ve beyaz bir kefen olsa da yalnızlığıma yokluğun
yine de gülümseyerek,
umutla ısıtıp dudağımda üşüyen gelincikleri
ve içimdeki karları eritip ateşleyerek sevda ateşimi
beklentisiz seveceğim seni tanrıçam
seni tanıdım ya
dünyalar bana…

gidişinle ağır acıların yüklendiği kalbim,
arama-gelme
ve de bana hiçbir şey yollama darbeleriyle parçalansa da
yalnızlık rüzgarlarına savursa da çaresizliğim
ve gidişinle bir kelebeğin kirpiğinde asılı kalsa da ömrüm
seni seviyorum
ve mahşer sirenleri çalana dek seveceğim.

‘ağzımı dayayıp musluğa’ kana kana su içerken
gözlerin,
gülüşün,
yürüyüşün ve sana özgü kokun geliyor aklıma…
elime bir kitap alıyorum her kelime sesin,
bir tanemmmm,
dağ çiçeğim.
ipsiz uçurtmam…

farklı ve özel kadın.
özlemle, hasretle sarılıyorum sevdama…
denizden çıkan martılar
kanatlarında taşıdıkları sularla suluyorlar sevdamı.
evimin her köşesinde seninle yaşıyorum…
yatarken SON, uyandığımda İLK düşündüğümsün
ve gün boyunca her dakika, her saat seni
hep seni düşleyerek yaşıyorum…

yalnızlığım yanımda kimse olmadığından değil,
yanımda sen olmadığındandır.
sen, bir vardın
bir yoksun.
-Unuttum.
-Sen de unut mu diyorsun
bilmez misin ela gözlüm
öl deseydin bu kadar acımazdı kalbim
bu güne dek nice savaşlardan çıkıp gelen
bu siyah vurgunu yürek dayanabilir mi bu kez yokluğuna…

umurumda değil…
“hep seni bekleyeceğim
sonuna kadar seni bekleyeceğim
hiç gelmesen de
beklemenin o büyük azabı beni yıldırmayacak…
senden geldiği için o azabı da seveceğim,inan.”
biliyorum kendin olmak için beni unutmalısın.
oysa ben, ancak ben seninle kendim olabiliyorum.
sevdam yakar kavurur…

Daha Fazla Göster