Hayata Dair

Deprem bölgesi kışa hazır değil!

Deprem bölgesi kışa hazır değil!

TBB’nin hazırladığı deprem bölgesinin mevcut durumuna ilişkin raporda çarpıcı tespitler yer aldı. Rapora göre; deprem konteynerleri kışa hazır değil, sağlık koşulları ve hizmetleri sorunlu, temiz suya erişim kısıtlı.- akarhaber

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB)’nin “6 Şubat Afet Bölgesi Mevcut Durum Değerlendirmesi Ve Gelişim Önerileri Raporu”nda bölgedeki son durum hakkında ayrıntılı veriler yer aldı. Depremin en çok etkilediği şehirlerde saha çalışması yapılarak hazırlanan raporda, deprem bölgesinin mevcut durumu hakkında ayrıntılı içerikler yer aldı. Çalışmada barınma, eğitim, sağlık ve depremzedelerin psikolojik durumları incelendi. Yapılan tespitlerde konteyner kentlerin yıpranmalardan dolayı kış koşullarına uygun olmadığı, depremzedelerin temiz suya erişimlerinin kısıtlı olduğu, hâlâ çadırda yaşayan vatandaşların olduğu, hava ve çevre kirliliğinin insan sağlığını tehdit ettiği, sağlık hizmetlerine ulaşımın zorlaştığı, hasarlı okul ve yurt sorunu yüzünde eğitim hizmetlerinde aksamalar yaşandığı, deprem sonrası uzman doktor sayısının azalmasıyla birlikte sağlık hizmetlerinde niteliğin düştüğü, işsizlik, şehir imarı aşamasındaki olumsuzlukların yaşandığı ifade edildi.

BÜTÜNLEŞİK PLANLAMA YOK

İşte raporda geçen o tespitler:

Saha ziyaretleri kapsamında şehirlerde bütünsel bir planlama anlayışının olmadığı gözlemlenmiştir. Sahada ziyaret edilen tüm şehirlerde deprem sonrası planlama süreçlerinde mekânsal planlamada bütünleşik bir revizyon yapılmadığı ve bu süreçlerin yerelden uzakta, merkezi yönetim bakış açısıyla ve parçacı yürütüldüğü görülmüştür. Günübirlik ve parçacı çözümlerle yeniden yapılaşmanın uzun vadeli süreçte şehirlerde yeni sorunlara ve risklere yol açacağı düşünülmektedir.

Kahramanmaraş özelinde fay hattının imara açılması hususunda kurumlar arasında bir anlaşmazlık olduğu gözlemlenmiştir. Fay hattı üzerinde bir yapılaşmaya gidilmesinin ilerleyen dönemlerde nasıl bir etki yaratacağı tartışma konusudur.

HÂLÂ ÇADIRDA YAŞAYANLAR VAR

18 ayın sonunda yapılan bu çalışma ile görülmüştür ki şehirlerde yapı stokunun ve altyapıların halkın taleplerini karşılaması için uzunca bir zaman gerekmektedir. Bu da geçici barınma alan planlamasının iyi bir şekilde kurgulanması gerektiğini göstermektedir. Konut tamamlansa dahi altyapının yapılmamış olması kalıcı konutlara geçişi imkansız kılmaktadır.

Yaşanan yıkımlardan dolayı halk 18 aydır geçici barınma alanlarında yaşamlarını idame ettirmek durumunda kalmıştır ve ilerleyen süreçte de uzun bir süre daha burada yaşamaya devam edecekleri görülmüştür. Ziyaret edilen 4 ilde de geçici barınma alanı olarak konteyner kentler kullanılmakla birlikte Hatay’da halen bir kısım vatandaşın çadırlarda yaşadığı bilgisine de ulaşılmıştır.

KONTEYNELER KIŞA HAZIR DEĞİL

18 aydır kullanılmakta olan konteynerlerin fiziki açıdan yıpranmalar yaşadığı gözlemlenmiş ve kış dönemi gelmeden çatı vb. bakımlarının yapılarak yağış ve soğuk hava koşullarına hazırlanması gerektiği görülmüştür. Konteyner kentlerde su açısından yokluk yaşandığı gözlemlenmiştir.

YÜZLERCE KİŞİYE TEK SU SEBİLİ

Depremde su ve kanalizasyon altyapısı zarar görmüştür. Ziyaret edilen şehirlerde içme suyu kaçakları ve kanalizasyon problemlerine rastlanmıştır. Depremin verdiği zararın yanı sıra hasarlı yapıların kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde yıkımı sırasında da altyapı ve üst yapının hasara uğradığı görülmüştür. Konteyner kentlerde su altyapısının yetersiz olduğu gözlemlenmiştir.

Özellikle Hatay’da yaşayan halkın konteyner kentin ortasındaki tek bir su sebilinden her gün kendi konteynerlerine içme suyu taşıdıkları gözlemlenmiştir. Aynı zamanda konteynerlere gelen sularda ise sık sık kesilme yaşandığı belirtilmiştir.

ÇEVRE VE HAVA KİRLİLİĞİ

Deprem sonrasında hem enkaz hafriyatlarından kaynaklanan hem de yeni yapılan inşaat şantiye alanlarından kaynaklanan birçok çevresel sorun olduğu gözlemlenmiştir. Hava kirliliği, gürültü kirliliği, evsel ve enkaz atıkların yönetimi, asbest sorunu karşılaşılan başlıca çevresel sorunlardandır. Enkaz atıklarından kaynaklı asbestin ilerde büyük sağlık sorunlarına yol açacağı endişesi gözlemlenmiştir. Enkaz hafriyatındaki toz bulutu içindeki organik malzemelerin çürümesi nedeniyle hem insan sağlığını etkilemekte hem de araç gereçlere zarar vermektedir. Şehirde kaçak moloz dökümlerinin yapıldığı ve bu moloz dökümlerinin hayvan ve bitkiler olmak üzere doğal hayatı önemli ölçüde etkilediği gözlemlenmiştir.

UZMAN DOKTOR SAYISI AZALIYOR

Hastaneler, aile sağlığı merkezleri ve eczaneler gibi sağlık tesisleri depremde ciddi zarar görmüştür ve sağlam kalan yapıların halkın ihtiyacını karşılamakta yetersiz olduğu görülmüştür. Sağlık hizmetlerine erişim konusunda ülke genelinde yaşanan randevu bulamama sorununa ek olarak bölgede uzman doktor sayısının giderek azaldığı, düzenli hasta ve hastalık takibi gerektiren durumlarda doktor yetersizliğinin olduğu, hastaneler, aile sağlığı merkezleri ve diğer sağlık kuruluşlarının fiziki kapasitelerinin de henüz istenen seviyeye ulaşamadığı belirtilmiştir.

Deprem sonrasında doktorların şehirlerden göç etmesi sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açmış ve kronik hastalıkların takibini güçleştirmiştir. Sağlık Bakanlığına bağlı ölüm, ampute ve engelli sayıları gibi verilere ilişkin tutarlı bilgilere ulaşılamaması, veri sistemlerindeki ciddi eksiklikleri ve hataları göstermektedir. Engelli ve ampute vatandaşlar için özel sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştıracak bir sağlık yerleşkesinin oluşturulması, büyük bir ihtiyaç olarak görülmektedir.

Psiko-sosyal destek, bölgede önemli ihtiyaçlardan biri olarak görülmektedir. Bakanlık, belediyeler, STK’lar eliyle bu destekler verilmeye devam etse de yeterli olmadığı, daha kapsamlı ve düzenli desteklerin verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

OKUL VE YURT SORUNU

Eğitim konusunda hem fiziki altyapı yetersizliği hem de yetersiz öğretmen ve personel sayısı sorunu öne çıkmaktadır. Birçok bölgede yıkılan okullarda eğitim gören öğrenciler sağlam kalan okullara taşınmış ve bu durum birtakım sorunlara neden olmuştur. Üniversite öğrencilerinin yurt sorunu da halen devam etmektedir. Tercih döneminde deprem bölgelerinde yer alan yükseköğrenim programlarını seçen öğrenciler yurt bulamamakta veya şehirlerdeki yüksek kira ücretlerinden dolayı ev bulma sıkıntısı yaşamaktadırlar. Üniversiteler, yeni döneme yüz yüze derslerle başlayacağını açıklamıştır. Ancak, bina stokunun azalması nedeniyle üniversite öğrencileri için ciddi barınma sıkıntıları ortaya çıkmıştır.

MÜCBİR SEBEP DEVAM ETSİN

Van depremi sonrası 5 yıldan daha fazla devam eden mücbir sebep uygulamasının, Kahramanmaraş depremleri sonrası 2 yıl ile sınırlı kalması, esnafın en büyük şikayetlerinden birisidir. Bu uygulamanın sona ermesiyle birçok KOBİ ve esnaf, SGK primlerini ödeyemeyecek duruma geleceğinden, işçi çıkarmak zorunda kalacaklarını dile getirmektedirler. Mücbir sebep uygulamasının devam etmesi talebi, bölgedeki birçok kesim tarafından tekrar tekrar gündeme getirilmiştir.

İŞSİZLİK VE NİTELİKLİ İŞ GÜCÜ KAYBI

Deprem sonrası yaşanan geçim sıkıntıları, özellikle gençler arasında işsizlik sorunu derinleşmiştir. İş bulamayan gençlerin başka illere göç etmesi, bölge halkı tarafından nitelikli iş gücünün kaybı olarak değerlendirilmiştir. Birçok sektörde yetkin işçi, usta ve zanaatkar bulunamadığı konusunda şikayetler vardır.

Bina stokunun eski haline getirilmesi, hem barınma ihtiyacının karşılanması hem de küçük ve orta ölçekli işletmelerin toparlanması için kritik bir öneme sahiptir. Deprem sonrası yerel ekonominin yeniden canlandırılması, geçim sıkıntılarını hafifletmek için elzemdir.

Daha Fazla Göster