“Kıra Yeniden Dönüş Politikaları Geliştirilmeli”
“Kıra Yeniden Dönüş Politikaları Geliştirilmeli”
Diyarbakır’da düzenlenen “Ekolojik kent” çalıştayının sonuç bildirgesinde kıra yeniden dönüş politikalarının geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Bidirgede ayrıca “İktidar alanı azaldıkça özgürlük ve toplumsallık gelişmektedir” denildi.- akarhaber
Ekoloji Derneği öncülüğünde Diyarbakır’da 4 Ağustos’ta düzenlenen ‘Ekolojik Kent’ çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı. ‘Yeniden İnşa İle Ekolojik Kentlere’ sloganıyla düzenlenen çalıştay, Êzidîlerin maruz kaldığı 73’üncü Ferman’ının yıldönümüne denk gelmesi nedeniyle katliamda yaşamını yitirenlere adandı.
Çalıştayın sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede her gün ekolojik krizin sonuçlarının yaşandığı belirtildi.
TOPLUMSAL EKOLOJİ BAKIŞ VURGUSU
Bildirgede, demokratik, katılımcı ve dayanışmacı ekolojik kent için özetle şu öneriler sıralandı:
* Krizler çağından ve kentleşmenin yarattığı tahribattan çıkış ancak toplumsal ekoloji bakış açısıyla ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda toplumsal dönüşüm yaratmakla mümkündür.
* Kapitalist modernitede yaşlılar gençleri, erkekler kadınları, devlet toplumu, toplum doğayı tahakküm altına almış ve bir bakıma sömürmektedir. Toplumdaki bu sömürünün bitmesi ve insanların doğa ile barış içinde yaşaması için mevcut toplumsal yapının (başta zihniyetin) değişmesi ve yaşamın ekolojik ilkelere göre yeniden inşa edilmesi gerekir.
‘YEREL YÖNETİMCİ TOPLUM OLMAZSA OLMAZDIR’
* Demokratik olmayan ekolojik olamaz. Ekolojik olmayan da demokratik olamaz felsefesiyle; ekolojik kent, doğa ve toplum binlerce yıllık organik evrimi sonucu açığa çıkan demokratik komünal değerlere dayandırılmalı. Yine özgürlükçü yerel yönetimci bir toplum yaratmak olmazsa olmazdır. Bu ise yerel işbirliğine dayalı doğrudan demokratik kurumlarla birlikte kentleşme ve kapitalizmin tahakkümcü etkisinden kurtulmaya ve aynı zamanda yerel düzeyde şekillenen yurttaşlık bilincine bağlıdır.
* Öncelikle kentte yaşayan yurttaşların politikaya aktif katılımı sağlanmalı. Karar alma mekanizmaları sokak, köy, mahalle, kent meclisleri ile konfedere sisteme kavuşturulmalı. Yerelin ihtiyacını yurttaşların belirlemesi ve buna uygun kararların alınması için gerekli düzenlemeler sivil toplum öncülüğünde geliştirilmeli. Öncelikle toplumsal yapıyı anlamalı, buna uygun politika geliştirmek amacıyla Köy mahalle sokak ve şehir meydanlarında toplumsal ekoloji tartışmaları yürütülmeli. Akademi çalışmaları yaygınlaştırılmalı.
‘YURTTAŞLAR ARASI BAĞ KUVVETLENDİRİLMELİ’
* Yüz yüze iletişimin, komşuluğun, manevi değerlerin ve akrabalık dışı toplumsal dayanışma bağının tesis edildiği kent anlayışının günümüzdeki yabancılaştırıcı faktörleri -kapitalizmin dayattığı liberal kişilik özelliklerini başta olmak üzere- mahkum edip yurttaşlar arası bağları ve kentle olan manevi bağı güçlendirici sosyal ve kültürel faaliyetler olan kolektif kültürel ve sanatsal faaliyetler düzenlenmeli (dayanışma kooperatifleri, sempozyum, panel, festival, forum vb.)
* Ekolojik sorunlar nasıl ki ekosistemi, yerelden küresele bir bütünen etkiliyorsa ve uluslar ve sınırlar ötesi bir mesele olarak görülüyorsa, yereldeki ekoloji mücadelesini de küresel ölçekte örgütlülüğe kavuşturmak, ekolojik kentler hedefini yerelden tüm dünyaya örgütlemek oldukça elzemdir.
* Kıra dayalı ahlaki-politik değerler etrafında geçimlik ekonomi ile yaşamını idame ettiren halklar, özellikle 90’lı yıllarda savaş, güvenlik politikaları, baraj yapımı, köy yakmalardan kaynaklı kır nüfusunun büyük bir kısmı kentlere göç etmiştir. Kentlere yığılmalar yaşanmış topraktan ve üretimden kopan halk, kentlerde ucuz işgücü haline gelmiş veya işsizler ordusuna dahil olmuştur. Kıra yeniden dönüş politikaları geliştirilmeli. Ekonomik ilişkileri kentten kıra taşımak kırla kent arasındaki tahakkümcü ilişkiyi simbiyotik bir hale dönüştürmek gerekir. Ekonomik alanın kentte yoğunlaşması kenti cazibe merkezi haline getirmişse bile dayanışma kültürünü yaygınlaştırarak kısa vadede kıra tersine göç sağlanmalı.
‘ÜRETİM FAALİYETLER DESTEKLENMELİ’
* Köy ve kenti birbirinden ayırt etmeden kapitalist modernitenin yarattığı ikilik karşısında tarihsel hakikat hatırlanarak köy ve kent gerçekliğine yaklaşmak gerekmektedir. Amed özelinde kent merkezine yakın pek çok köy bulunmaktadır. Bu köylerde üretim faaliyetleri desteklenmeli, köyler farklı etkinliklerle hareketlendirilmeli, köylere dönüş için yereller teşvik edilmelidir. Köylerde meclisler, akademiler, sanat ve sporsal faaliyetlerin toplumsal bir etki de yaratarak bir yaşam alanı olarak örülmesi sağlanabilir.
* Toplu taşımanın yaygınlaştırılması, cinsiyet özgürlükçü bir ulaşım sistemi oluşturulması, bisiklet yollarının artırılması, kolay ulaşılabilir çeşmeler, güneş enerjisi ile çalışan hafif raylı sistemle ulaşım modelleri, çift katlı otobüslerin kullanılması, kentlerin yürüyüş yollarının yaygınlaştırılması gibi toplumsallaşmanın olduğu, ucuz, sağlıklı, güvenli ve ulaşılabilir bir ulaşım planlaması yapılmalıdır. Bu kapsamda şahsi motorlu taşıt kullanımını azaltmak için, kentlerin merkezi noktalarında haftanın belli günlerinde araçların trafiğe çıkmaması gibi uygulamalar getirilmelidir.
YÜZ YÜZE İLETİŞİM VURGUSU
* Kentlerde iktidara ait kodları, hiyerarşiyi, tahakkümü ve tekniğin hakimiyetini iliklerimize kadar hissediyoruz. ‘Güvenlikçi akıl’ ve siteleşme iktidarla başa baş ilerliyor. Güvenlikçileştirilmiş ve hapsedilmiş insan toplumuyla özgürlük hali gönüllü olarak terk edilmiş. Site yaşamları egemenliğin prototipi haline gelmiştir. Güvenlikli tel örgülü yapılara rağmen insanların kendini güvende hissetmediklerine dair araştırmalar mevcuttur. Sur Kaynartepe’de veya Fiskaya’da mahalle kültüründe yaşayan yurttaşların kendini daha çok güvende hissettiklerini görüyoruz. İktidar alanı azaldıkça özgürlük ve toplumsallık gelişmektedir. Bu nedenle kentin mimarisini yeniden planlayacaksak çok katlı devasa gökdelenler yerine yüz yüze iletişimin avlu ve sokak kültürünün gelişmesine mutlaka dikkat edilmeli.
ORMANLAŞTIRMA ÇAĞRISI
* Ormansızlaştırılmayla birlikte iklim krizinin etkilerini yoğun bir şekilde hissediliyor. Buna karşı ormanlaştırma çalışmaları yürütülmeli. Her sene her kentte en az 50 bin fidan dikilmesi kararlaştırılmalı.
* Mevcut kentsel dönüşümün zorunlu göçe neden olduğu ve toplumsal hafızayı yıkıma uğrattığı gerçekliği pratikleri ile ortadadır. Bu nedenle yurttaşların barınma hakkı gözetilerek rant ilişkilerine bulaşmadan yerinde dönüşüm yerel ile birlikte yerel malzeme kullanılarak yapılmalıdır. Tek tip yapılar yerine dünyadaki örneklerine bakılarak özellikle geleneksel yapı teknikleri ve modern tekniği bir arada kullanarak yeni yapılar oluşturulabilir.
‘HAFIZA MEKANLARI OLUŞTURULMALI’
* Mahallelerde toplumsal hafızanın korunması adına dayanışma merkezleri oluşturulmalıdır. Tarih ve bilim insanlarının adlarının ve yaşam hikayelerinin sokak ve kurumlarda yaşatılması önemlidir.
* Sur ilçesi gibi savaş sonrası yıkım yaşayan kentlere yönelik hafıza mekanları oluşturulmalı. Tarihsel ve kültürel miras olan sokak ve surların korunması ve eski yapısına kavuşturulması için çalışmalar başlatılmalı. Sur içi araç trafiğine kapatılmalı.
* Hayvan bakım evleri ve barınakların sayısının arttırılması, aşılama ve yaşam alanlarının iyileştirilmesi ve her kentte bir hayvan mezarlığının oluşturulması.
* AVM’lerin yapımına izin verilmemeli, yerel ekonomik çeşitliliği çökertecek küresel zincirlerin kentlere sokulması olabildiğince engellenmelidir.
* 3 bin yıllık tarihiyle, 1200den fazla bitki ve hayvan çeşitliliğiyle Hevsel bahçelerinde çiftçilik yapan yurttaşlara ürünlerini satabileceği bir Pazar yeri ve taşıma desteğinin sağlanması, alanın sürekli gözlenmesi ve tahrip edenlerin ifşa edilerek caydırılması, yerleşik halkın alana gelmesi için çalışmalar yapılması, Dicle Nehrinin statüsünün geri kazandırılması için çalışma yürütülmeli, belediyeye ait arazilerin tespit edilmesi ve değerlendirilmesi konusunda çalışılması, ipek böcekçiliğinin geliştirilmesi.
* Doğal Yaşamı Koruma Komisyonu kurulmalı ve ekokırım haritası oluşturularak tüm dünya halklarıyla paylaşılmalı ve failler ifşa edilmelidir. Denetleme mekanizmalarıyla komisyon birlikte çalışmalı, koruma ve restorasyon çalışma grubu doğal yaşamı öncelemelidir. Kürdistan coğrafyası için bir biyoçeşitlilik haritası canlıların kürtçe isimleriyle birlikte çıkarılmalıdır.
ÇOCUKLAR İÇİN ATÖLYE
* Çocuğun özerk bir kimlik kazanması adına özgür öğrenme ortamları oluşturulmalıdır. İlçelerde, köylerde çocuklarla atölyeler, tartışmalar yapılmalı, bireyci ve rekabete dayalı eğitim sistemine karşı toplumsal ve dayanışmayı esas alan demokratik özgür bir akademi inşasına başlanmalıdır. Bu minvalde doğal yaşam alanları; özgür öğrenme ortamlarının çocuklarla buluşturulduğu akademiye dönüştürülmüş olur.