Perinçek: “Suriye’de Devlet Otoritesi Oluşturulmalı”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 11 Mart 2025 Salı günü saat 13.00’te Vatan Partisi İstanbul İl merkezinde bir basın toplantısı yaparak, Suriye’de yaşanan şiddet olaylarını değerlendirdi ve Vatan Partisi’nin siyasetini açıkladı.- akarhaber
Perinçek, özetle şunları belirtti:
Suriye’de yaşanan yoğun şiddet olaylarını, her millet ve mezhepten ve dinden kardeşlerimizin katledilmesini kaygıyla ve tarifsiz acılarla izliyoruz.
RUH ÇAĞIRMANIN HAYALCİLİĞİ
Suriye’nin hepimizin bakışları önünde adım adım parçalanması ve dahası devlet olarak yok edilmesi ve işgal edilmesi, kanlı gelişmelerin önünü açmakta ve bölgesel savaş tehdidini de gündeme getirmektedir.
Bu durumda, milletlerimize ve bütün insanlığa borçlu olduğumuz görev ve sorumluluklar omuzlarımızdadır.
Bu şiddet olaylarını kınamakla yetinmenin ya da insanlık çağrılarında bulunmanın, “ruh çağırmak” kadar hayalci davranışlar olduğunu saptamak durumundayız.
İSRAİL VE ABD YÖNETİMLERİ SURİYE’Yİ BÖLME PLANI UYGULUYOR
Suriye’deki yoğun ve planlı şiddet olaylarının sorumlusu, en başta İsrail’dir. ABD’nin özellikle Derin Devleti, Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesini mezardan çıkartma gayreti içindedir. Trump’ın Doğu Akdeniz’e Odaklanma stratejisi de, Biden kalıntısı küreselci unsurların iştahını kabartmıştır.
Farklı mezhep, milliyet ve dinlere mensup Suriye halkı arasında birlikte yaşamayı imkansız hale getirmeye yönelen bir plan uygulanmaktadır. Bu amaçla Suriye milletini oluşturan topluluklar arasında silahlı çatışmalar kışkırtılıyor, bu çatışmalar derin düşmanlıklara dönüştürülüyor. Suriye’de güvenlik ve huzuru sağlayacak bir silahlı otoritenin kalmaması için, Şam yönetimi dahil bütün güçler yıpratılıyor. Şam’da yönetimi ele geçiren Ahmet Şara Hükümeti üzerinde ABD ve İsrail denetimini güçlendirecek koşullar yaratılıyor. Özellikle Hıristiyan, Alevî, Dürzî ve Kürt kitlesi içinde, İsrail ve ABD’den silahlı koruma taleplerini kışkırtan bir ortam geliştiriliyor. Dolayısıyla İsrail’e Suriye’deki işgalini genişletme fırsatı sunacak koşullar da hazırlanmaktadır.
Bu boğazlaşmaların Türkiye’de Öcalan’ın çağrısıyla PKK’nın silah bırakmasına yönelik bir sürecin başladığı sırada tezgâhlanması ayrıca dikkat çekiyor. İsrail ve ABD, “silah bırakın” çağrısına silah bırakmayı önleyecek boğazlaşmalar kışkırtarak yanıt veriyor.
Özetle: Ortak yaşamı imkansız hale getirecek boğazlaşmaların kışkırtılması yoluyla, Suriye’nin millî direncini kıran bir silahlı müdahaleyle karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz. İsrail ve ABD tertibi, aynı zamanda Suriye ile uluslararası dayanışmayı mezhep ve milliyet ayrılıkları üzerinden zaafa uğratmak peşindedir. Bugün Suriye’de parçalanma, otorite boşluğu ve devletsizleşme süreci gündemdedir. Buna direnecek güçleri teslimiyete zorlayan İsrail ve ABD, yalnız kardeş Suriye için değil, bütün bölge ülkeleri için, dahası bütün insanlık için ciddî bir tehdit oluşturuyor.
BÜTÜN MİLLİYET VE MEZHEPLERDEN SURİYE MİLLETİNE SESLENİYORUZ: HEPİNİZ HEDEFSİNİZ
İsrail ve ABD’nin hedeflerini madde madde belirtecek olursak,
– Hedefleri, Suriye’yi bölmektir, özellikle “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail’i kurmaktır. ABD ve İsrail silahıyla kurulacak bir “Kürdistan”, Kürt halkının devleti olmayacaktır. O kukla devlet, Suriye Kürtlerini köleleştirecek, Kürtleri İsrail askeri yapacak bir zulüm örgütü olacaktır.
– Hedefleri, Dürzileri ve Alevileri de kendilerine ait olmayan federe devletçiklerle Suriye’den ve komşularından kopartmaktır.
– Hedefleri, Suriye Türkmenlerini ülkeyi terke zorlamaktır.
– Hedefleri, Suriye’de önemli bir nüfusa sahip olan Hıristiyanları ve özellikle aydın birikimini ezmektir ve dahası ülke dışına kaçmak zorunda bırakmaktır.
– Hedefleri, Sünnî nüfusun yoğun olduğu topraklarda, Suriye dışından taşıdıkları terör unsurlarının silahlı dayatmasıyla İslam düşmanı DEAŞ unsurları yönetiminde zayıf bir devletçik kurmaktır.
– Hedefleri, Suriye’nin birlik ve bütünlüğünü sağlayabilecek, Suriye halkının bütün unsurlarını birarada yaşatmada etkin olabilecek vatansever Sünnî birikimi de zayıflatmak ve felce uğratmaktır.
– Hedefleri, Türkiye, Rusya, Filistin, İran, Irak ve diğer Arap ülkelerinin Suriye’nin birliğini destekleme olanaklarını daraltmaktır ve bu ülkeler arasında Suriye üzerinden bölünme ve çatışmalar yaratmaktır.
SURİYELİLERİN VE SURİYE DOSTLARININ BİRBİRLERİNİ SUÇLAMASI İSRAİL VE ABD PLANINA HİZMET EDİYOR
Öncelikle kavranması gerekiyor:
– Hedefte Suriye’nin herhangi bir unsuru değil, bütün Suriye halkı, bütün Suriye milleti bulunuyor.
– Hedefte Suriye komşularından biri değil, bütün komşular bulunuyor.
– Hedefte bölgede ve dünyada bağımsızlık ve barış isteyen herhangi bir devlet değil, bütün devletler bulunuyor.
Bu durumda Suriyelilerin ve Suriye dostlarının birbirlerini suçlamaları, ortak düşmana hizmet ediyor. Dolayısıyla Alevilerden Şara Yönetimine, Türkiye’den İran’a, Filistin’den Rusya’ya, Arap ve İslam Birliği’nden Birleşmiş Milletler’e kadar herkes, ortak tehdidi görmek ve omuz omuza vermek durumundadır.
Karşılıklı suçlamalara derhal son vermeli, yoğunlaşan şiddeti durdurmaya odaklanmalıyız. Bu görevi yerine getirmek, biz de biliyoruz ki, çok zor. Ancak başka bir çözüm bulunmuyor. Çünkü Suriyelilerin birbirini boğazlaması, Suriye dostlarının birbirinden şüphelenmesi, hepimizi çok daha ağır ve kanlı tehditlerle karşı karşıya bırakacaktır.
Suriye’nin eşsiz medeniyet birikiminde ve çağdaş devrim mirasında, Suriye’de akan kanı durduracak ve Suriye milletini birleştirecek zengin bir esin kaynağı bulunmaktadır.
BÜTÜN TARAFLAR DURUMU VE YAPABİLECEKLERİNİCESARETLE SAPTAMALIDIR
Evet savunma kaygısıyla silaha sarılmayı anlıyoruz. Ancak bugünkü Suriye tablosuna baktığımız zaman, herhangi bir milliyetin ya da mezhebin ya da örgütün Suriye’ye silahla barış getirecek güç ve konumda bulunmadığı gözüküyor.
Bununla birlikte yoğunlaşan boğazlaşmalar, etkin bir otorite ihtiyacını güçlendiriyor ve o otoriteyi tarih sahnesine çağırıyor.
Suriye’yi dışardan gelen bir güç birleştiremez. Suriye’yi ancak Suriye’de devlet ve hükümet sorumluluğu taşıyan bir güç birleştirebilir.
Suriye’deki şiddete son verecek güç, ancak Suriye halkının bütününe sahip çıkan bir devlet otoritesidir.
Suriye hükümeti bu görevi yerine getirmezse, pusuda bekleyen İsrail ve ABD, “halkın kurtarıcısı” pozlarıyla sahneye çıkacaktır.
DAVET BEKLEYEN İSRAİL ORDUSUNA VE KIŞKIRTICILARA DİKKAT
Nitekim Lazkiye ve Samandağ’da birtakım İsrail ajanları, İsrail Devletine “Gelin bizi kurtarın” diyerek, İsrail askerini davet ediyorlar. Sahte Solcu örgütler, Sahte Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve İsrail bağlantılı Mihraç Ural güdümündeki unsurlar, bu alçakça davetlerin başrollerinde sahneye fırlamışlardır.
Burada videoda gösterdiğimiz “Şeyh” kılıklı Selim Narlı, ekranda da gördüğünüz üzere İsrail’i “Alevilerin dostu” gibi göstererek kendisinin görevlendirildiğini ve “resmi olarak İsrail’den himaye talebinde bulunacağını” alenen ve kamuoyu önünde ifade etmektedir.
Sahte Şeyhin fotoğrafta elini omuzuna koyduğu kişi ise, DEM Partisi’nin Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları Oruç’un eşi Talat Oruç’tur. Bu unsurlar, Suriye’de Alevilere karşı yürütülen kırımları kışkırtan tertiplerin de sorumluları arasındadır. Özellikle Alevi kitlesini İsrail planı kapsamında ateşe süren tertiplerde rol alan sahte Sol örgütlerin mensuplarını ve Hatay halkımızı uyarıyoruz: İsrail’i davet eden bu unsurları aranıza sokmayın ve bunlara kesinlikle fırsat vermeyin!
SURİYE YÖNETİMİNİN SORUMLULUĞU
Bu koşullarda Suriye Yönetimi büyük bir sorumlulukla karşı karşıyadır.
Eğer Şara yönetimi, hükümet otoritesini bütün halkın koruyucusu olarak harekete geçirmezse, oluşan bumerangın içinde kendisi de kaybolacaktır. Çünkü devlet olmanın en temel görevi, can güvenliğidir ve halkın karnının doymasıdır. Bu görevi yerine getirmeyenleri bekleyen kader, taçlarının ve tahtlarının yerlerde yuvarlanmasıdır.
Şu anda Suriye yönetimiyle cephe cepheye bulunan güçler, ellerindeki silahla Suriye’de otorite kuramayacaklarını anlamak zorundadırlar, kendi insanlarını şiddetin ağzından kurtaramayacaklarını görmek zorundadırlar.
SURİYE YÖNETİMİ İLE SDG ARASINDAKİ ANLAŞMA ÖCALAN’IN ÇAĞRISIYLA UYUMLUDUR PYD/YPG SİLAHLARI BIRAKMAK ZORUNDADIR
Gelinen durumda, Suriye yönetimi dahil herkesin, Suriye’de Bağımsızlık ve Barış için birleşme cephesinde yer almak dışında bir çözümleri bulunmuyor.
Nitekim yaşanan süreç, Suriye’nin Şara Yönetimi ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adını taşıyan örgütü anlaşma yapmaya zorlamıştır. Bu anlaşma, Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısıyla buluşmaktadır. SDG içinde yer alan PYD/YPG, Suriye Ordusuyla “bütünleşmeye” imza atmıştır. Ancak bu “bütünleşmenin”, YPG’nin silahlı gücünün dağıtılması yönünde yürütülmesi sürecin doğasına uygun olur. “Ateşkes” yeterli sayılamaz. Suriye Arap Cumhuriyeti Ordusu içinde özerk birimlerin oluşmasına kesinlikle izin verilemez. PYD/YPG’nin Öcalan çağrısına uyması, İkinci İsrail planına darbe indirecektir. Eğer uymazsa, “demir yumruk” seçeneği gündeme girer.
SURİYE’NİN KOMŞULARININ SURİYE’DEKİ BOĞAZLAŞMALARA TARAF OLMASI İÇ CEPHELERDE BÖLÜNMELERİN ÖNÜNÜ AÇAR
Suriye’nin komşularına gelince, Vatan Partisi açısından başta Türkiye hükümeti olmak üzere Rusya’dan Filistin, Irak, Lübnan ve İran’a kadar hepimizin görevi, Suriye Hükümetini ve bütün tarafları Suriye’de akan kanın durdurulması için ikna etmektir. Suriye’deki boğazlaşmalara şu ya da bu türden “mezhepçi” ve “milliyetçi” gerekçelerle taraf olmak, kendi mezhep ve milletimize de ihanete varan sonuçlar doğuracaktır. Bugün bu gerçeğin gereğini yapmak, köklü devlet geleneğinin bizlere bıraktığı mirastır.
VATAN PARTİSİ’NİN ÇAĞRILARI SORUMLULUK TAŞIYAN HERKESE
Bugün en sonunda, Suriye’de bölünme isteyen güçler ile birleşme isteyen güçler karşı karşıyadır.
Bugün Suriye’de kan dökmeye devam eden güçler ile kan dökülmesine son vermek isteyecek güçler karşı karşıyadır.
Bugün bölgemizde, Suriye’nin parçalanmasını isteyen güçler ile Suriye’de birliği, bütünlüğü ve kardeşliği destekleyen güçler karşı karşıyadır.
Bu koşullarda Vatan Partisi olarak çağrılarımız, sorumluluk taşıyan herkesedir.
Suriyeliler,
Suriye’de barış ve birlik için birleşin!Suriye’nin komşuları ve dostları,
Suriye’de boğazlaşmalara son verilmesi için birleşin!Çağımızda insanlığın ortak bir geleceğe sahip olduğunu gören bütün devletler,
Suriye’de bütün halkı kucaklayan bir barış ve egemenlik için birleşin!
Suriye’nin Şara Yönetimi’ne sesleniyoruz:
Boğazlaşmalarla dökülen kan içinde boğulmamak, devlet ve hükümet olabilmek için, Suriye’nin bütün mezhep ve milliyetlerden halkını kucaklayın ve güvenliğini sağlayın!
Suriye Hükümetinin Sayın Başkanı,
Hz Muhammed’i örnek alın, kabileler arasında boğazlaşmaların, kervanları soymanın tarafında olmayın!
Ümmet, halkın çoğuludur. Çağımızda milleti oluşturabilmek için, halklar arasında boğazlaşmaya karşı cesur ve etkin bir uygulamayı üstlenin!
Sizi bölmek isteyenlerin sizin içinizde olduğunu siz de biliyorsunuz, bütün âlem de biliyor. Bölünmenin tarafında olursanız, siz de bölünürsünüz! Kan dökenlerin tarafında olursanız, hükümet de olamazsınız, devlet yöneticisi de olamazsınız!
Vatan Partisi, Suriye’de bütün milleti kucaklayan, boğazlaşmalara taraf olmayan, İsrail ve ABD planını bozacak her mücadelenin yoldaşıdır.
Suriye’de bağımsızlık, barış ve bütünlük, Türkiye’de bağımsızlık, barış ve bütünlüktür.