Ankara Gurme Festivali
Ankara Gurme Festivali
Ankara Gurme Festivali yolunda kısa devre/su kaynatan otobüs ve inançla, aşkla çalışan festivalciler…
Ankara’nın tarihî mutfak mirasını tanıtmanın yanı sıra, kırsal kalkınma, eğitim, gençlik
ve kadın girişimciliği gibi alanlarda da farkındalık oluşturmayı ve Ankara’nın
Hititler, Frigler, Doğu Roma, Ahi Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti gibi
farklı medeniyetlere ait zengin mutfağını gün yüzüne çıkarmayı hedefleyen
ve bu hedef doğrultusunda Anadolu Kırsal Kalkınma ve İklim Değişikliği Derneği’nin
“Başkent Ankara Gastronomisinde merkez olacak, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na
dahil olmak üzere hazırlanan projesi” ile “Tarihten Günümüze Ankara Medeniyetleri
ve Mutfakları: Ankara Gastronomi Festivali” başlığı altında
24-26 Ekim 2025 tarihleri arasında Gençlik Parkı’nda düzenlenecek festivale
Türkiye İnternet Gazetecileri Federasyonu üyesi gazetelerimiz Kocaeli Haberci,
Kocaeli Akar Haber ve Eko Yaşam adına Ankara’ya davet edildiğimizde
farklı ve özel bir 3 gün yaşayacağımızı düşünmüş
ve yola çıkacağımız günü sabırsızlık ve bir o kadar heyecanla bekler olmuştum.
Nihayet o gün gelip çattı. ‘3 Ekim Perşembe günü İzmit otogar da yol arkadaşım
Özgen Sarıkaya ile buluşup “Bekle bizi Ankara.
Farklı ve özel bir 3 gün bekle” diyerek yola çıkacaktık.
Ancak hani denir ya bir şeyi çok istediğinde nedense olmaza dönüşür.
O sözü haklı çıkartacak anı yaşadım…
Bilgisayarımı ve çantamı almış evden çıkmam için kapıdan dışarı adımımı atmadan
Bir an için vücudumda elektrik kesilmiş ve beynime akım gitmeyince de beynim
“Nereye Şahan Vacit Nereye… Bugün gidilecek bir yol yok... Otur… Evet. Hemen oturmalısın.
Yoksa ben kapanıyorum ve o zaman da adeta bir tahta gibi denetimsiz
sere serpe uzanırsın zemine” diye son ve çok net uyarını yapınca, çaresiz sandalyeye oturmuştum.
Bu hiç beklenmedik sürpriz oturduğum sürece sorunsuz, ancak ayaklandığımda ise
devreler kapanıyor, sinyali vermeye devam edince çaresiz özgen arkadaşı arayıp,
saat 14.oo otobüsüne yetişemeyeceğimi, ancak ileriki saatlerde kendimi iyi hisseder
ve yine, yeniden vücudum şarj olursa geleceğimi söyledim.
Yaşadığıma, yaşanana rağmen “Ankara’ya, Gastro Festivali’ne geleceğim.
Evet mutlaka geleceğim” dedim.
Çünkü festivali düşünen ve ancak onların bilebilecekleri heyecan ve bir o kadar zorluk ile
Programlayan güzel insanlar ‘Davet etmiş ve kalacağımız oteli de ayarlamışlardı.
Biz de ‘Geleceğiz’ diye söz vermiştik. Nitekim Özgen arkadaşım yola çıkıyordu ama ben
beklenmedik bir anda, vücudumda oluşan sürpriz elektrik kesintisi ile devre dışı kalmıştım.
Ancak dediğim gibi sözüm vardı ve kendimi biraz iyi hissettiğim an yola çıkacaktım.
Nitekim gün boyunca sere serpe uzandım… Bir güzel dinlendim.
Ve 23 Ekim günü son bulup 24 Ekim gününe ilk adım atıldığı saat 02.00 de otobüsünde yerimi aldım…
Kent uyurken, ben heyecan ve kaygı kuşatması altında idim.
Bindiğim Efe Tur firmasına ait otobüs normal şartlarda sabah saat 6.30 gibi
Ankara Otogarında olacaktı.
Ancak, offfffffff kırk yılda bir yaşanacak olayı gecenin zifiri karanlığında yaşayacaktık.
Aracımız Ankara Otogarına birkaç adım kala, Kızılcahamam’da motoru hararet yapıp su kaynatınca
Devre dışı kaldı. Zaten İzmit otogarında araca bindiğimde araç beni huzursuz etmişti.
Her şeyden önce çocukluğumdan beri bildiğim
ve düzenli seyahat ettiğim Efe Tur’a yakışmayan bir araçtı.
Yani uzun yol aracından çok şehir içinde fabrika servisi yapabilecek bir araç gibi idi
55 kişilikti ve içinde yaklaşık 45 yolcu vardı.
Kızılcahamam’da bir benzinlikte park ettiğinde saat 06.00 idi… Yani sonuçta Ankara Otogarı
elimizi uzatsak tutacak kadar yakın idi ama biz çaresizdik..
Ve bizlere Bartın Ankara seferi yapan aracın yaklaşık bir saat sonra gelmiş olacağını
ve ona aktarma yapılacağımızı söylenince çaresiz açık alanda,
sabahın serinliğinde beklemeye başladık.
Aramızdaki yaklaşık 20 genç… Oto stop taktiği ile kendilerini kabul eden tır-kamyon-kamyonet
ve taksilerle aramızdan ayrıldılar. Bizim beklememiz de saat 08.15 de son buldu.
Tabi sonuçta Ankara Oto Garı’na (AŞTİ) girişimiz saat 9.30 idi…
Yani 4 saatlik İzmit – Ankara yolumuz Efe Tur firmasına yakışmayan bir anlayış ve hizmetsizliği ile
7 buçuk saat ile noktalandı. Tabi böyle olunca da Festival Komitesi’nin ATA’nın huzuruna çıkıp
sevgi ve saygı çelengi sunma ve ardından açılış etkinliğin yetişmek için de
bizlere yer ayrılan TMO Misafirhanesine en seri biçimde ulaşabilmem için de çaresiz taksi tutmuştum
Ve sonuçta İzmit ‘ten Ankara’ya 7 buçuk saatte 570 Liraya,
ama AŞTİ den 13 dakikada TMO Tesislerine 470 liraya geldim.
Yorgun, uykusuz ve açtım.
Festivalimiz de başlamıştı…
Festivalin proje koordinatörü: Şükran Çiftçi (ESDAP Başkanı)
Ve UGASDER (Uluslararası Gastronomi Derneği) Başkanı: Ceyda Özdemirli’nin
İlgisi ile ayrılan odamızın anahtarını almak amacıyla GÜNAYDIN. Kolay gelsin diyerek
yöneldiğim ve adı TANSU olan (Gök Türk kökenli bir ad. Suyun güzelliği ve ferahlatıcı etkisini vurgular, aynı zamanda doğa ile olan güçlü bağları ifade eder. Ayrıca, gökteki ay gibi eşsiz, biricik.
Tansu” ismini taşıyan kişiler ise genellikle huzurlu, sakin ve doğa ile uyumlu olan.
Çevrelerine pozitif enerji ve rahatlatıcı bir atmosfer katan. Sosyal ilişkilerinde empati ve
anlayış sergileyen, insanları rahatlatma ve destek olma yetenekleri olan ve doğayı ve suyu seven, doğal güzelliklere değer veren bireylermiş) ve gülüşü adeta gökkuşağı güzelliği TMO çalışanı
Tansu’nun sıcak ilgisi karşılanıp peşinden de Festival Proje Koordinatörü Şükran Çiftçi ile
(o anlarda festival komitesi Anıt Kabir’e sevgi ve saygı çelengi sunma hazırlığında iken)
iletişim sonucu onay alınca kalacağım oda anahtarını teslim ettiğinde zor da olsa sonuçta geldiğim
Ankara’da, Ankara 1. Gastronomi Festivali’nin birinci günü etkinliklerini
Festivalin Proje Koordinatörü: Şükran Çiftçi (ESDAP Başkanı) ve
Ceyda Özdemirli: UGASDER (Uluslararası Gastronomi Derneği) Başkanı ile birlikte takip eden
Özgen arkadaşın haberlerinden haberdar olacaksınız.
Tabi diğer günleri de yine beraber yaşayacağız. Paylaşacağız.
Ve festival bitikten sonra da artları-eksileri ile festivalin genel bir değerlendirmesini
köşemde bulacaksınız saygıdeğer olurlar.
***
* Sendeki gülüş Ankara’ya deniz, İzmir’e kar getirir.
* Ankara öyle bir sevdadır ki; soğuk ama insanın içini ısıtacak kadar sıcak.
*Bir şehir ol. Mesela Ankara gibi. De ki sokaklarım denize çıkana kadar seveceğim seni.
***
Esen kalın.
Kozmosun tavanı kadar saygılar.


