Siyaset

9 Temmuz’un adı, Yeniden Doğuş oldu

9 Temmuz’un adı, Yeniden Doğuş oldu. Kılıçdaroğlu’nu, herhangi bir “yönetici” olmaktan çıkartıp, etkili bir lider konumuna ulaştıran da, partilileri kadar partili olmayanları da bir hedef etrafında birleştirebilmesidir. İşte bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun, “9 Temmuz yeniden doğuşun sembolüdür” sözü, haberimizde büyük önem taşımaktadır. 9 Temmuz’un adı, Yeniden Doğuş oldu.

9 Temmuz’un adı, Yeniden Doğuş oldu

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran’da, Ankara Güvenpark’ta başlattığı yürüyüş, 9 Temmuz akşamı, İstanbul Maltepe’de Görkemli DEV bir mitingle taçlandırılarak tamamlandı.

Öyle anlaşılıyor ki “bu daha başlangıç”!

Zira Kılıçdaroğlu, “kimse bu yürüyüşün burada bittiğini düşünmesin. 9 temmuz yeni bir adımdır, yeni bir iklimdir, yeni bir doğuştur” dedi.

“Yeni bir doğuş” olduğuna ilişkin tespiti son derece doğru.

Hakikaten Ankara’dan çıktığında, CHP’nin Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu, daha İstanbul’a varmadan partilileri tarafından “lider” mertebesine yükseltildi.

CHP Genel Başkanlığı, Kılıçdaroğlu’nun resmi sıfatıdır; seçildiği 2010’dan itibaren partilileri O’ndan “doğru işi” yapmasını beklemişlerdi. Çünkü biliyoruz ki “işini doğru yapana yönetici, doğru işi yapana da lider” denir.

GENEL BAŞKANLIKTAN LİDERLİĞE

Kılıçdaroğlu, kendisinden beklenen adımı, yedi yıl sonra, bir zamanlar kendisine “genel başkan yardımcısı” olarak seçtiği Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra attı ve attığı adım, O’nu liderlik mertebesine ulaştırdı.

Hiç kuşkusuz Kılıçdaroğlu, CHP Kurultayı’nın iradesi ile Genel Başkanlık koltuğuna oturmuş birisi ve aksi tecelli etmediği sürece o koltukta oturmaya devam edecek. Ancak bugün ulaştığı mertebenin, “resmiyet üzerinden kazanılmış herhangi bir kariyerle, konumla, politik ya da bürokratik üstünlükle” ilişkisi yok.

Hatırlarsanız, Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığını küçümsemek için sıklıkla “genel müdür” ifadesini kullanırdı; artık kullanamaz. Zira bugün ulaştığı nokta, “kurumsal kariyerinden kaynaklanmayan, titrlerinden arındırılmış, toplumun ihtiyacını okuma becerisi ve yeteneğinden kaynaklanan” bir durumu ifade etmektedir.
Hepimiz O’nu, 7 Haziran seçim sonuçlarına yeterince sahip çıkamadığını, gerekli cesareti gösterip inisiyatifi eline almadığı için eleştirmiştik. Dokunulmazlıklar konusunda attığı yanlış adımdan; o adıma bağlı olarak HDP Genel Başkanı Demirtaş’ın tutuklanmasından dolayı yerden yere de vurmuştuk. Hele 16 Nisan Referandumu, Kılıçdaroğlu’na bakışımız açısından bardağı taşıran son damla olmuştu.

İyi insandı ama kabul etmek gerekirdi ki 15 Haziran’a kadar “formel bir lider”di. “Formel liderliğin sınırları da o kurumun etki alanı kadar” olduğundan Kılıçdaroğlu’nun da 15 Haziran’a kadar yarattığı etki alanı, CHP’nin “cirmi kadar”dı.

İşte bu nedenlerden ötürü, hepimiz, açıkça dillendirmesek de, 15 Haziran’dan önce O’nun istifa etmesine dair yüksek beklentilere sahiptik.

Çoğunluğu aynı beklentilere sahip partililerini de arkasına takarak İstanbul’a ulaştığında, “aritmetik gücüne geometrik özellik” kazandırma başarısı göstermiş ve böylece yalnız Türkiye değil, dünyanın da gözü O’nun üzerine odaklanmıştı.

O artık bir lider!

Çünkü O, bu “uzun yürüyüş” ile “kimsenin cesaret edemediği sorumlulukları üstlenebilme potansiyeli”ne sahip olduğunu kanıtladı.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica