Türkiye’nin Çığlığı, Adalet Yürüyüşü
Türkiye’nin Çığlığı, Adalet Yürüyüşü
15 Temmuz 2016 tarihinde nasıl ve neresinden bakarsanız bakın, ülkemiz bir darbe girişimi yaşamıştır. O yaptı, bu yaptı…
O tarihten bu yana ülkemizde OHAL düzeni kesintisiz sürüyor.
Türkiye’nin Çığlığı, Adalet Yürüyüşü
İktidar, elinde bulundurduğu en büyük silah ile heryeri kasıp kavuruyor. Adına FETÖ dedikleri kadim ortaklarıyla mücadele düsturu hedef değiştirerek yoluna devam ediyor.
Olaylar öyle bir hal aldı ki, AKP dışında bu ülkede yaşayan herkes FETÖ’cü!.. Herkes TERÖRİST…
15 Haziran’da CHP Genel Başkanı Kılıçdardoğlu “ADALET” yürüyüşü BAŞLATTI.
Partisinin gazeteci MV. Enis Berberoğlu tutuklanmıştı.
Berberoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ait tırların durdurulmasıyla ilgili görüntülere ilişkin davada, görüntüleri eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a vermekle suçlanıyordu.
14 Haziran Çarşamba günü gizli yapılan ve izleyici alınmayan duruşmada kararını açıklayan mahkeme, Berberoğlu’nu “devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırmış ve tutuklanmasına karar vermişti.
Bunun üstüne ADALET YÜRÜYÜŞÜ başladı.
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı onurlu yürüyüş birilerini çok rahatsız etti. Hemen tehdit içeren açıklamalar peşpeşe geldi.
AKP genel başkanı Cumhurbaşkanı sıfatıyla; “Kuvvetler ayrılığına bizler saygı duymazsak, sivil toplum kuruluşlarımız saygı duymazsa, o zaman biz bir yere varamayız. Ve bu konuda söylenecek bir şey varsa bunu söylersiniz. Ama baskı unsuru olma gayreti içerisine girersiniz unutmayın ki, 138’inci madde sadece siyasetçiler için çalışmaz. 138’inci madde A’dan Z’ye herkes için çalışır. Ve yargı yarın eğer sizi de bir yerlere davet ederse şaşmayın” diye konuştu.
Bu konuşma düpedüz aba altından sopa göstermek ve yargıya adres göstermektir.
Bu sürece nasıl gelindi?
Ana muhalefet ve muhalefet TBMM’nde hayati konularda bile çoğunlukları olmadığı için hiçbir önerisini iktidar partisine kabul ettiremiyor.
Darbenin siyasi ayağının araştırılması önergesi bile AKP’nin meclisteki parmakçıları tarafından reddedilmiştir.
Ve bu hep konuda böyle olmuştur.
FETÖ ile gerçek mücadelenin aktörleri olan Cumhuriyet gazetesi ve Sözcü Gazetesine yapılan operasyonlarla sürecin amacı rota değiştirmiş oldu.
Üniversitelerde, Yargı içinde, Polis, Asker ve Kurumlarda yaşananları bilmeyen yoktur.
Bu saydıklarım AKP’nin yaptığı zulmün yüzde biri bile değil.
MHP’nin tutumuna gelince, ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Evlere şenlik. AKP’nin grup sözcülüğüne soyunmuş, gününü gün ediyor.
Tüm bu yaşananların sonrasında Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüş, toplumun beklentisinin karşılığıdır. Bu yürüyüş Türkiye’nin sesidir. Bu yürüyüş Türkiye’nin çığlığıdır.
Bu çığlığı duymayanlar ve duymak istemeyenler, halkın duymaması ve izlememesi için her türden oyunu oynamayı sürdürüyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Huber Köşkü’nde medya kuruluşlarının sahipleri ve yöneticilerine bir iftar yemeği vermişti. İftardaki konuşmasında CHP’nin ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılanları darbecilere benzeten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var?” diye çıkışmıştı. Cumhurbaşkanı gazete patronlarını ve genel yayın yönetmenlerini toplayıp Kılıçdaroğlu’nun ADALET yürüyüşüne “terör” diyorsa… Siz ne demek istediğimi anladınız! Gazetelerinizde ve televizyonlarınızda ADALET YÜRÜYÜŞÜNÜ yazmayın DEMEKTİR.
ülkemizde zaten amacı belli olan 16 Nisan referandumundan sonra, demokrasinin temel kuralı olan “Devlette Kuvvetler Ayrılığı” ilkesi, hedefledikleri “Kuvvetler Birliği”ne getirmişlerdir.
Görüldüğü üzere, Türkiye’de Adalet iktidarın emrindedir. Dün FETÖ’nün emrine giren Adalet bugün AKP’nin emrindedir.
Bugün en önemli konu Adalet’i iktidar ve FETÖ tahakkümünden kurtarmaktır.