Siyaset

Vatan Partisi İslami Dayanışma Konferansına Katıldı

Vatan Partisi, Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü ve MKK Üyesi Aydınlık gazetesi köşe yazarı Ali Rıza Taşdelen’in konuşmacı olduğu Gazze’den Sahel’e Değişen Modern Dünya Düzeninde İslami Dayanışma Konferansına Katıldı- akarhaber

Vatan Partisi Mali’nin başında olduğu SAHEL ülkeleri “Gazze’den Sahel’e Değişen Modern Dünya Düzeninde İslami Dayanışma” başlıklı çevrim içi konferansa katıldı. Konferansta Afrika ülkeleri dışında Rusya, Afganistan, Kazakistan gibi ülkelerden de çeşitli konuşmacılar yer aldı.

Türkiye’yi temsilen Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü ve MKK Üyesi, Aydınlık gazetesi köşe yazarı Ali Rıza Taşdelen konuşmacı olarak katıldı. Konferans, Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü’nün açış konuşmasıyla başladı.

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü, “Bugün, bu konferansta bir araya gelen öncüler olarak göğsümüzü gererek ifade edebiliriz: Dolar Saltanatı ve Hegemonyacılık çökmektedir” ifadelerine yer verdi ve “300 yıldır yaşadığımız hegemonyacı sömürgeciliğin en çarpıcı örneklerini yaşandığı coğrafyalardan birisi de Şüphesiz ki Afrika’dır. Dünyanın en Kadim kıtalarından Afrika halkları yıllar boyunca hegemonyacılığın pençesinde zulme ve vahşet maruz bırakılmıştır” sözlerini ekledi.

Aydınlık gazetesi köşe yazarı Ali Rıza Taşdelen, “Bugün artık Afrika’da anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı güçlere 1960’lı yılların sömürgeciliğe karşı mücadelenin önderleri Ahmed Sékou Touré, Modibo Keita ve Thomas Sankara’nın düşünceleri ve eylemleri yol göstermektedir.

Doğal olarak Afrika Yeni Dünya’nın yani Avrasya’nın bir parçasıdır. Latin Amerika da öyle. Çünkü yeni Dünya’nın ülkeleri ABD’nin başını çektiği Yeni Sömürgeci emperyalist Batı’ya karşı dünya barışı ve refahı için mücadele etmektedir” sözlerine yer verdi.

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü’nün konuşması:

Hegemonyacılığa Karşı Çok Kutuplu Bir Dünya İnşa Etmek

Saygıdeğer Bakan Aboubacar Sidiki Fomba,
Saygıdeğer Bakan Issoufi Siriman,
Sayın Konuşmacılar,
Kıymetli Konuklar,

“Gazze’den Sahel’e Değişen Modern Dünya Düzeninde İslami Dayanışma” Konferansını Türkiye’den Vatan Partisi adına devrimci duygularla, sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Konuşmalar yapılmadan hatta daha konferans başlamadan adıyla çok önemli bir tespiti ortaya koymaktadır. “Modern Dünya Düzeni” değişmektedir. İçinde bulunduğumuz dönemin en önemli gerçeği dünya düzeninin kökten değiştiğidir.

Evet, yepyeni bir dünya kurulmaktadır!

Bugün, Batı’nın hegemonyacı, tek kutuplu dünya düzeninin çürüdüğünü ve insanlık açısından eşit olmayan, adaletsiz bir dünya yarattığını gözlerimizle görmekteyiz. İnsanlık doğusundan batısına, Asya’sından Afrika’sına 300 yıldır süren bu eşitsiz ve çarpık düzenden kurtulmak için gerek bölgesel gerek küresel ölçekte çıkış yolları aramaktadır. Dünyanın dört bir tarafında devletler ve milletler adil, bölüşmeci, insan onurunu önde tutan ve ülkelerin bağımsızlıkları temelinde yeni bir uluslararası sistem kurmanın sancıları içerisindedir. İnsanlığın büyük yürüyüşü bu istikamete doğru ilerlemektedir.

Fakat karşımızdaki hegemonyacı kuvvet hala pes etmemiştir. Bu sebeple insanlığın önünde büyük zorluklar ve büyük mücadeleler hala vardır.

Hegemonyacılığın Merkezlerindeki Çöküş

1940’lar itibariyle Amerika Birleşik Devletleri’nin ekonomik ve silahlı alandaki üstünlüğü, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından oluşan iklimde Batı’nın liderliğini üstlenmesi dünya çapında küresel efendilik iddia edeceği bir iklim yarattı. Bu iddianın bir ayağı hegemonyacılık yani silahlı gücüne dayalı denetim ve tahakkümü; diğer ayağı ise mali alandaki tahakküm aygıtı olan Dolar Saltanatı’ydı. Bu iki ayakla dünyayı haraca bağlayan ABD, ülkelere “demokrasi” götüren, ülkelerin içişlerine karışan, bölünme ve çatışmaları kışkırtan faaliyetlere girişmişti.

Bugün, bu konferansta bir araya gelen öncüler olarak göğsümüzü gererek ifade edebiliriz: Dolar Saltanatı ve Hegemonyacılık çökmektedir!
Bu toplantının konuşmacıları Ruslar, Türkler, Kazaklar, Cezayirliler, Malililer, Burkino Fasolular, Afganlar, Kenyalılar, Gineliler ve diğer milletlerden öncüler olarak ülkelerimizde ABD/Batı destekli girişimlere karşı önemli başarılar kazandık. Turuncu Devrim girişimlerine geçit vermedik. Ülkelerimizdeki yabancı askeri üsleri denetimimize aldık. Enerji kaynaklarımızı millileştirdik. Latin Amerika’dan Asya’ya, Afrika’dan Avrupa’ya kadar yaşanan bütün bu gelişmeler hegemonyacılığın merkezi olan ABD ve Batı’nın kendi içerisinde çöküşün içinde olduğunu kanıtlamaktadır. Nitekim son dönemde ABD’nin sömürgeci-hegemonyacı kalemşörleri ve ideologları ABD’nin liderlik ettiği Atlantik Bloğunun ekonomik, kültürel ve siyasal açıdan derin bir krize yuvarlandığını ve ABD’deki Başkan adayları dahil olmak üzere bu krize çözüm üreten bir programın olmadığını belirtmektedirler.

“Dünya Savaşı” İhtimali

ABD merkezli Atlantik Bloğunun içinde bulunduğu bu kriz ortamı hem ciddi tehlikeleri hem de fırsatları içerisinde barındırmaktadır.
Ciddi tehlikeleri barındırmaktadır çünkü ABD ve Batı mağlubiyeti kabul etmemektedir. Dünya çapında ve kendi içinde yaşadığı gerilemeye rağmen silahlı ve ekonomik zor gücünü kullanmaya devam etmektedir. Çünkü dünya çapındaki efendilik iddialarını devam ettirebilmenin yolu güç kullanmak ve Küresel Güney ülkeleri başta olmak üzere dünyanın geri kalanını caydırarak ömrünü uzatmayı hedeflemektedir. ABD ve Batı’nın bu çabaları dünyanın çeşitli yerlerinde önemli mücadele alanlarına neden olmaktadır. İnsanlık bugün uzun zaman aranın ardından tekrar “Dünya Savaşı” senaryolarını tartışmaktadır.

Ancak Gelişen Ülkeler olarak bizle bu fırtınalı sürecin önemli fırsatları barındırdığının farkındayız. Son birkaç yılda SAHEL Ülkeleri başta olmak üzere Afrika’nın çeşitli ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanması; Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin dünya ekonomisindeki ağırlıklarını artırması hegemonyacılığa karşı mücadele eden ülkeler için önemli bir ümit kaynağıdır.

Yeni Uygarlığın Öncüleri

Yeni bir uluslararası düzen inşa edilmektedir. Çin, Rusya, İran, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyet, Brezilya gibi ülkelerin liderlik ettiği Küresel Güney ülkeleri; üç yüzyıldır kendisini bastıran ve sömürgeleştirmeye uğraşan bu sisteme karşı ayağa kalkmıştır. Asya’dan, Afrika’dan, Latin Amerika’dan ve hatta Avrupa’nın içinden önemli tepkiler ortaya çıkmakta ve hegemonyacılığa ağır darbeler inmektedir.
Burada bulunan SAHEL Ülkeleri başta olmak üzere son bir yıldır Afrika’nın uluslarının yeni sömürgeciliğe karşı ayağa kalkışı ve bağımsızlıklarını tesis etmeleri bu yeni uluslararası düzenin somut alametidir.

Hegemonyacılıkla Mücadele Planı

Hegemonyacılıkla mücadelede bugün silahlar konuşmaktadır. Saflaşmalar nettir. Bu saflaşmanın özellikle yakın coğrafyamızdaki cephelerine bakalım:
• Rusya’nın Ukrayna’da NATO yayılmacılığına karşı mücadelesi
• Filistin’in İsrail Siyonizmi ve ABD emperyalizmine karşı destansı mücadelesi
• SAHEL Ülkelerinin ABD-Fransa yeni sömürgeciliğine karşı bağımsızlık mücadeleleri
• Yemen’de kahraman Husilerin hegemonyacılığa karşı direnişi…

Yakın coğrafyamızda yaşanan bu gelişmelerin tamamında ortak tehdit vardır: ABD emperyalizmi ve İsrail Siyonizmi bizlere silah dayamıştır.
ABD-İsrail saldırganlığı Gazze’de Filistinlileri tamamen ortadan kaldırmak için insanlık dışı saldırılarına devam etmektedir. Buna karşı HAMAS’ın kurmay aklıyla hareket ederek ilk vuruşu yapması tarihi önemdedir.

Benzer durum Rusya açısından da geçerlidir. Rusya’nın, Atlantik’in pervasız NATO yayılmacılığına karşı Özel Askeri Operasyon’u başlatması barışın da kuvvetle kazanılabileceğini ortaya koymaktadır.

İnsanlık Cephesi

Asya’nın doğu kanadında Çin hem Tayvan hem de Pasifik’te ABD merkezli hegemonyacılığın tehditlerine karşı dimdik durmaktadır.
BRICS ülkeleri ekonomi başta olmak üzere çeşitli alanlarda Paylaşarak Gelişme ve birlikte kazanma ilkesini yaymakta ve dünyanın dört bir tarafında çekim merkezi haline gelmektedir.

Başta Venezuela olmak üzere Latin Amerika ülkeleri ABD denetimine ve tertiplerine karşı önemli başarılar elde etmektedir.
Yedi iklimde de tehdit aynı merkezden gelmektedir: ABD emperyalizminin liderlik ettiği Batı.

SAHEL’den Gazze’ye ulaşan hatta da ABD-İsrail saldırganlığı bölge halklarının geleceğini doğrudan tehdit etmektedir. Bunun için SAHEL’den Gazze’ye aslında tek bir cephe vardır. SAHEL’den Rusya’ya, Yemen’den Çin’e insanlığı tehdit eden hegemonyacılığa karşı direnen güçlerin dayanışması ve hegemonyacılığın hakimiyet alanını daraltacak bir cephe kurmak hepimizin görevidir.

Bu sebeple SAHEL’in bağımsızlığını sağlayacak, Gazze’nin kurtuluşunu ve insanca yaşamasını tesis edecek dayanışma sadece İslam ülkeleri ile sınırlı değildir. Bu mücadele bütün insanlığın davasıdır.

Konferansa SAHEL Ülkeleri dışında da, Müslümanlar dışında da katılımların olması bu gerçeği ortaya koymaktadır.

Vatan Partisi olarak üzerinde çalıştığımız güvenlik stratejisi ve siyasetlerinin temelinde Hegemonyacılığa Karşı Tek Cephe anlayışı yer almaktadır.

Filistin’le dayanışmanın, SAHEL Ülkelerinin yanında olmanın planı şudur: Türkiye, Suriye, İran, Irak ve Rusya devletleri, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki ABD ve İsrail güdümlü etnik bölücü ve tekfirci terör örgütlerini ortak silahlı harekâtla etkisiz hale getirebilirler. Koşullar elverişlidir. Bu harekât, ABD emperyalizmine ve İsrail Siyonizmine karşı yeni bir cephe açar, hem Filistin cephesinde hem de Rusya’nın Ukrayna cephesinde savaşanların konumunu güçlendirir ve cephenin bütününde kesin zaferin önünü açar. Hegemonyacılığın bölgemizde alacağı mağlubiyetler SAHEL ülkelerinin bağımsızlık mücadelelerini de pekiştirir ve elini güçlendirir.

Kazanan Afrika Kazanan İnsanlık

300 yıldır yaşadığımız hegemonyacı sömürgeciliğin en çarpıcı örneklerinin yaşandığı coğrafyalardan birisi de şüphesiz ki Afrika’dır. Dünyanın en kadim kıtalarından Afrika halkları yıllar boyunca hegemonyacılığın pençesinde zulme ve vahşete maruz bırakılmışlardır.
Ancak ufukta güzel günler vardır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Devrimci Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 1920’li yıllarda “Emperyalizm mahv ve nabut olacaktır” demişti.

Önümüzdeki dönemde yeni uluslararası düzeni sağlam bir şekilde inşa etmek için bugünün Gelişen Ülkeleri olarak siyasi, askeri, ekonomik, kültürel her alanda işbirliğimizi hegemonyacılığa karşı mücadele zemininde artırmamız en önemli sorumluluğumuzdur. Dayanışma duygularıyla saygılar sunarım.

Sosyolog ve gazeteci Aydınlık gazetesi köşe yazarı ve Afrika uzmanı Ali Rıza Taşdelen’in konuşması:

Çok kutuplu bir dünyanın inşasında Afrika’nın yeri

Sayın Bakan, değerli konuşmacılar ve değerli konuklar,
Bugün artık Afrika’da anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı güçlere 1960’lı yılların sömürgeciliğe karşı mücadelenin önderleri Ahmed Sékou Touré, Modibo Keita ve Thomas Sankara’nın düşünceleri ve eylemleri yol göstermektedir.

Doğal olarak Afrika Yeni Dünya’nın yani Avrasya’nın bir parçasıdır. Latin Amerika da öyle. Çünkü yeni Dünya’nın ülkeleri ABD’nin başını çektiği Yeni Sömürgeci emperyalist Batı’ya karşı dünya barışı ve refahı için mücadele etmektedir.

Atlantik Cephesine karşı bugün tek bir cephe vardır. Afrika’yı da kapsayan Karadeniz, Hazar Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Umman Denizi bu cepheyi oluşturmaktadır. Bu bölgede barışı ve gelişmeyi tehdit eden ABD ve NATO üsleri tasfiye edilmeli, ABD desteğindeki bölücü ve yobaz teröre karşı mücadele edilmelidir.

Filistin halkının Gazze’de İsrail soykırımcılarına karşı mücadelesi ile Afrika’da Sahel halkının yeni sömürgecilere karşı mücadelesinin kaderi birdir. Gazze’de sorun sadece Müslüman halkların değil tüm insanlığın sorunudur.

Türkiye’de ve dünyada emperyalizme ve Yeni Sömürgeciliğe karşı mücadele eden AYDINLIK gazetesi olarak Afrika devletlerinin bağımsızlık mücadelesini yürekten destekliyoruz. Bu mücadeleyi Türkiye kamuoyuna tanıtıyor ve bu barbarlara karşı mücadeleye çağırıyoruz.

Sahel halklarının mücadelesini dünyaya daha iyi anlatabilmeliyiz. Bunun için Mali, Burkina Faso ve Nijer’i kendi ülkelerinde, yeni sömürgecilere karşı mücadelesini destekleyen gazetecilerin ve akademisyenlerinin katıldığı bir uluslararası konferans düzenlemeye çağırıyorum. Teşekkür ederim.

Daha Fazla Göster