Sosyalist Cumhuriyet Partisi, Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın grevinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararı ile 60 gün ertelenmesi üzerine açıklama yaptı- akarhaber
2003 yılından beri, 23 yıldır AKP’nin fıtratı değişmedi:
1. Türkiye Cumhuriyeti’nin dikili bütün fabrikalarını, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini satmak, yok etmek.
2. Devletin bütün işlerini yağmacılara peşkeş çekerek milletin vergileriyle AKP zenginleri yaratmak.
3. Emekli aylıklarını gasp etmek.
4. İşçinin kazanılmış yasal haklarını elinden alarak köleleştirmek.
5. İşçi ücretlerini bastırarak sefalet içinde yaşayan bir kitle yaratmak.
6. Anayasal grev hakkını kullanmak isteyenlerin grevlerini yasaklamak.
7. Sermaye sınıfı ve yağmacı ihaleciler için dikensiz bir sömürü ortamı yaratmak.
8. Emekçi halkı depremlerde, yangınlarda, sellerde, madenlerde perişan ve çaresiz bırakmak.
İşçinin Grev Hakkına Düşmanlık İşçiyi sevmeyen, işçinin hak sahibi olmasından hazzetmeyen, ihale sevicisi AKP iktidarı; daha koltuğa oturduğu ilk yıldan, 1 Temmuz 2003 tarihinden itibaren grevleri yasaklamaya başladı. 23 yılda tam 22 ayrı grevi yasakladı. Milli güvenlik bahanesiyle yasakladı. Genel sağlık bahanesiyle yasakladı. Şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozucu diye yasakladı. Hatta ekonomik ve finansal istikrarı bozuyor diyerek bile yasakladı. Keyifle yasakladı, böbürlenerek yasakladı. Patronlara “rahat olun, biz varken grev yaptırmayız” dedi, yasakladı.
Erdoğan’ın bizzat kendisi, grevleri nasıl yasakladıklarını patronlara şöyle anlattı: 3 Haziran 2017, MÜSİAD toplantısı: “Birileri OHAL var diye sızlanıyor. Onların kimler olduğunu biliyoruz. OHAL yatırımcıların önünü mü kesiyor, önünü mü açıyor? Eskiden OHAL olduğunda patron fabrikasına giremiyordu. Öyle ikide bir kalkacak hemen grev filan, bilmem ne, kusura bakma arkadaş. Hak var.”
15 Temmuz 2017, Uluslararası Yatırımcılar Derneği toplantısı: “Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz. Soruyorum, iş dünyanızda herhangi bir sıkıntınız, aksamanız var mı? Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz biz OHAL’i.”
1 Mayıs 2025, Cumhurbaşkanlığı toplantısı: “Grev hakkını rasyonel bir zemine oturttuk.” 600 Bin İşçinin Anayasal Hakkına Gasp 1963 yılında kazanılan anayasal grev hakkı, o tarihten beri hiçbir iktidar döneminde böylesine saldırıya uğramadı. İktidar, aylar boyu sözleşme görüşmelerine oturmayarak işçiyi oyaladı. Uzun süre teklif vermedi, süreyi azalttı. Sonra uzlaşılan tekliften, 85 milyonun önünde vazgeçti. Son teklifi ise, işçiyi sefalete razı etmeye kalkmaktı. Sonuçta işçiyi oyaladı, sınırlı yasal sürenin tükenmesini sağladı ve işçiyi greve zorladı. Şimdi de anayasal hakkını kullanarak grev kararı alan işçinin grevini 60 gün erteleyerek fiilen yasaklıyor.
23 yıllık AKP iktidarının özeti budur: Ya sefalet ücreti, ya grev yasağı! Grevleri Yasaklamak Hukuk Dışıdır Avrupa Birliği isteklerinin iç hukuk haline getirildiği süreçte, 2004 yılında AKP iktidarının teklifiyle Anayasa’nın 90. maddesine şu ek yapıldı: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz.”
Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler açıkça belirtir: İşçinin grev hakkı, ertelemelerle yasaklanamaz; bu tür yasaklar hukuka uygun değildir. O halde AKP iktidarının 2004 yılı sonrasındaki grev ertelemelerinin tamamı, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’nın 90. maddesine göre hukuk dışıdır.
31 Temmuz 2025 tarihinde “Cumhurbaşkanı Kararı” ile maden grevlerine uygulanan yasak da (grev ertelemesi), hukuka aykırıdır. AKP iktidarı 2004 yılından beri böbürlenerek uluslararası hukuku ve Anayasa’yı çiğnemektedir. Ben yaptım oldu diye bir hukuk olmaz. Hukuksuzluğa Teslim Olmayacağız Sosyalist Cumhuriyet Partisi olarak sendikalarımızı, Anayasa’nın bu hükmüne ve işçiye tanınan bu olanağa sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Grev İşçinin Evrensel Hakkıdır
