Asgari Ücreti Belirlemek …
Asgari Ücreti Belirlemek …
Ülkemizde asgari ücretle yaşamak zorunda olan 11 milyona yakın işçi (hane) bulunmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, “2020 Ağustos Dönemi Sonuçları”na göre, Türkiye’de işsizlik oranı, temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre 0,8 puanlık düşüşle yüzde 13,2 olarak gerçekleşti. 2019 yılı nisan ayında 3 milyon 523 bin olan işsiz sayısı, buyıl 4,7 milyona ulaştı. Ve bu rakam resmi verilere göre… Uzmanlara göre gizlenen rakamlarla birlikte işsiz sayısı 8 milyonun üstünde.
Çalışan nüfus içinde çalışmak için yerini arayan 8 milyon kişi.
Son yapılan zamla birlikte 2324 lira olan asgari ücret, yeniden belirlemeyle birlikte 2021 yılında tahmini olarak 2700 lira olacak.
Asgari Ücret; Asgari Ücret Yönetmeliğinin Tanımlar başlığını taşıyan 4’üncü maddesine göre; “asgari ücret; işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, eğitim, sağlık, ulaşım ve kültürel harcamalar gibi zorunlu ihtiyaçları günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir” biçiminde ifade edilmiştir.
Yani burada, gıda, konut, giyim, eğitim, sağlık, ulaşım ve kültürel harcamalar gibi zorunlu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak bir ücreti belirlemek amaçlanmaktadır.
Bizim ülkemizin yaşam koşullarına göre, gıda, konut, giyim, eğitim, sağlık, ulaşım ve kültürel harcamalarını karşılayacak olan doğru ücretin 2324 lira olduğunu söyleyebilmek için ya deli, ya akılsız yada vicdansız olmak gerekir.
Demek oluyor ki; sayılan kriterlere göre belirlenen bir asgari ücret yok.
Bizde asgari ücretin belirlenmesi: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” asgari ücreti belirlerken hiçbir zaman yukarıda sayılan zorunlu harcamalara göre değil, Anayasada bulunan bir hükme göre belirleniyor. “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” Anayasanın 55’nci maddesinin son fıkrası, “asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur” hükmünü amir hüküm olarak kabul ediyor ve asgari ücretin belirlenmesine esas teşkil eden hususun, “ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durum” ile “ücretlilerin geçim şartları”nı öne alarak belirliyor.
Dünyanın ilk on ekonomisi hayaliyle bizleri uyutmaya çalışan hükümetlerin ülke ekonomisini getirdiği yer, 2007’de 15’nci, 2012’de 16’ncı, 2013’te 17’nci iken 2020 yılında 20’ncilik olmuştur… maalesef..! 2012 yılında 16’ncı olmakla övünen Başbakan yine aynı insanların karşısında 2013 yılında 17’nci olmakla övünmeyi sürdürürken yine aynı insanlardan alkış alması hayret edilecek bir durum değil midir? Üstelik alkış tutan insanların hepsinin yoksul insanlardan oluştuğunu görmek ve bilmek bana acı veriyor. Aynı acıyı bir kez olsun bu yoksul insanlar kendileri için duyabilseler inanın bu ülkede çok şey değişecektir.
Türk-İş Araştırma Merkezinin her ay yaptığı ve paylaştığı araştırmanın sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 517 lira. Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 8 bin lira oldu.
“Ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durum” ile “ücretlilerin geçim şartları”na göre belirlenen Asgari ücret: 2324 Türk Lirası…
Bu rakamlar ortada iken, “Ben bu kadar düşük bir ücret verdiğimde çalıştıracak işçi bulabiliyor muyum?” diyen işverene altın tepsi ile sunulmuş, açlıkla mücadele eden 8 milyondan fazla işsiz…
Tablonun gerçek yüzü böyle iken, asgari ücreti vergi dışı bırakacağız masallarını daha çok dinleyeceğiz gibi görünüyor.
Yaşama dair var olanların farkında olmanız dileğiyle…