Kültür-Sanat-Tarih-Turizm

“Deniz salyasının geniş alanda etkin yaşanmasına ‘doğal’ denemez”

“Deniz salyasının geniş alanda etkin yaşanmasına ‘doğal’ denemez” … Açıklamada, “Mevcut kontrolsüz sanayileşme, limanlaşma ve tersaneler yetmezmiş gibi, her gün yeni tesislere ve devasa üretim-kapasite artışlarına izin verilmektedir” denildi. detaylar haberimizde…

“Deniz salyasının geniş alanda etkin yaşanmasına ‘doğal’ denemez”

Deniz salyası basın açıklaması, 26.05.21, Eskihisar Sahili… Yaprak Fidancı…

“Ağzı olup dili olmayan denizin, balığın, göçmen kuşların, martının sesi olmak için bugün buraya zamanını ayırıp gelen her biri birbirinden değerli Dernek, Birlik Üye ve Başkanlarına, Balıkçı, Dalgıç, çevre gönüllülerine, sesimizi duyurmak için bizleri yalnız bırakmayan siz basın mensuplarına gelecek nesillerimiz adına teşekkürü borç biliriz.”

Kocaeli’de, 16 OSB, 34 liman vardır. Her biri birbirinden tehlikeli kimyasal depolama alanlarıyla, Petrokimya’dan Gübreye geniş bir yelpazede üretim yapılmaktadır. Ülkedeki Kimya üretiminin %26’sını karşılıyoruz.

Yine 40’ı Kocaeli’de olmak üzere, Yalova-Altınova, İstanbul-Tuzla üçgeninde yüzlerce tersaneyle denizimiz, havamız, derelerimiz, yer altı sularımız, Onlarca yıldır vahşice kimyasal ve fiziksel kirliliğe maruz bırakılmıştır. Sadece bu basit rakamlar bile şehrimizin çevre yükünü göstermeye yeter. Üstelik mevcut kontrolsüz sanayileşme, limanlaşma ve tersaneler yetmezmiş gibi, her gün yeni tesislere ve devasa üretim-kapasite artışlarına izin verilmektedir.

Kaza risklerinin yanında şehrimizde her gün her yaştan hemşehrimizi Kanser, Astım-Alerji, KOAH, Metabolizma, Kalp hastalıkları nedeniyle kaybediyoruz. Her dakika yeni hastalar eklenip, bebeklerimiz teşhisi konamayan türlü çeşit hastalıkla doğuyor.

Ancak bu durum birer rakam olarak değerlendiriliyor. Değiştirmek için hiçbir şey yapılmayıp, son derece doğal karşılanıyor.

Tıpkı İzmit Körfezinde, Marmara Denizinde iki aydır yaşanan deniz salyasının doğal karşılanması gibi… Ne balıklar ne kuşlar ne de bizler birer rakam, madde, malzeme değiliz. Canız, Canlıyız…

Deniz salyasının bu kadar geniş alanda etkin olarak yaşanmasına “doğal” denemez. Buna olsa olsa “yapay afet” denir.

Buradan bizleri yönetenlere,

Sayın cumhurbaşkanımıza;
Çevre ve şehircilik, tarım ve orman, sağlık, ulaştırma bakanlarına,

Kocaeli, İstanbul, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ vali ve kaymakamlarına, büyükşehir ve yerel belediye başkanlarına buradan sesleniyoruz.

“Siyasi farklılık gözetmeden, ama demeden” hemen bir araya gelin, Çünkü denizimiz, havamız, suyumuzla birlikte acı çekerek ölüyoruz… ”

Anayasa ve kamudan gelen gücünüzü acilen bizleri yaşatmak üzere kullanın! doğru uygulamaları dünyanın neresindeyse bulup, hayata geçirin. Bugüne dek ekolojiyi korumak üzere uyguladığınız hiçbir şey bizleri yaşatmak için işe yaramıyor, yanlışı sürdürmeyin!

1. Şehirlerimizde yeni sanayi tesislerine, liman, tersane, kimyasal depolama alanlarına izin vermeyin, mevcuttakilere de üretim ve kapasite artış izni vermeyin.

Limanların kapasite artışları için yüzlerce dönüm dolgu ve dip tarama yöntemleri kullanılıyor. Mevcut sanayi kuruluşları %110 gibi devasa oranda üretim artışları yapmak istiyorlar.

Çevre ve Sağlığa etkileri bütünsel olarak değerlendirilmeden sanayiye bonkörce verilen, dolgu, dip tarama ve üretim-kapasite artış izinleri vahşi olduğu kadar gelecek nesillerimize karşı ekolojik suçtur. Bu izinleri verip, suça ortak olmayın. Verdiğiniz izinleri de iptal edin. Doğa uyarıyorken, zaman varken yanlıştan dönün.

2. Sanayi ve Evsel tüm atıklar için derin ya da değil denize her türlü deşarjdan vazgeçilmelidir. Dere ıslahlarıyla kaçak deşarjlara son verilmeli, vahşi atık depolamaları, tarım ilaçları nedeniyle yer altı sularının kirletilmesi engellenmelidir. Tersanelerdeki silikatla kumlama vd. kimyasal kirleticilere izin verilmemelidir.

3. Marmara Denizi ve İzmit Körfezi, akıntısı, sıcaklığı, tuzluluk gibi nadir özellikte bir geçiş denizidir. Bu nedenle, geçmişte son derece zengin bir her türlü deniz canlısına sahipken, temel konular bile değerlendirilmeden üstünkörü verilen izinler yüzünden döngü bozulmuş, besin zinciri kırılmıştır.

Bu yıl erken kapanan balık sezonu, gelecek yıl ve sonrasında belki de hiç olmayacaktır. Deniz Salyası balıkçı ağları ve teknelere çok ciddi zararlar verdi. Balıkçılarımızın bu zararı giderecek gücü zaten yoktu balık olsa bile denize çıkmaları imkansız hale gelmiştir.

4. Şu anda geçerli olan Kanun, Yönetmelik, Arıtma, Ölçüm, İzleme, Ceza yöntemleri günümüzün sağlıklı, temiz çevre ihtiyaçlarına uymuyor. Bu yüzden işe yaramıyor.

Küresel ısınma, su kıtlığı ihtimali kadar, gelecekteki başkaca riskleri de düşünerek mevcut kriterlerinizi güncelleyip, değiştirmelisiniz.

Bu değişiklikleri yaparken Ekolojiyi korumak isteyen her Vatandaş, Bilim İnsanı, STK, Platforma kulak verin. Unutmayın memleket her bir köşesiyle hepimizin.

5. Çevrenin korunması için ceza bir yöntem değildir, aksine kirletilmesi için adeta teşvik edici olmaktadır. Doğaya bedel biçilemez. Acilen temiz, ahlaklı sanayiye geçilmelidir.

Denizimiz salya denilen bir kefenle kaplanıp yoğun bakıma ölmeye yatırılmıştır. Derhal tedavisini uygulayıp kefenini yırtın ve denizlerimizi bize geri verin!

Katılımcılar: Karamürsel Su Ürünleri Kooperatifi, Kocaeli Su Ürünleri Birliği, TMMOB Kocaeli Şubesi ve Gebze temsilcilikleri, Ereğli Su Ürünleri Kooperatifi, Tavşancıl Balıkçılar Derneği, Nefes Doğa Sporları Topluluğu, İstanbul Küçükyalı Su Ürünleri Kooperatifi, İstanbul Amatör ve Sportif Olta Balıkçıları Derneği, Hereke Sosyal Yaşam Derneği, Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği, Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica