Raporlar

Gergerlioğlu: “Cezaevi hak ihlalleri devam ediyor!”

Gergerlioğlu: “Cezaevi hak ihlalleri devam ediyor!”

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi

Cezaevlerindeki hak ihlalleri yoğun bir şekilde devam ediyor. Bize hasta mahpuslar ile ilgili çok önemli başvurular geliyor. Her gün her gün kanser hastası mahpusların dramlarını görüyoruz, yaşıyoruz. Bakın elimde bir mahpusun lenfoma ile ilgili raporları var. Birçok rapor var elimde, bir hekim olarak bunları inceledim, ileri derecede lenfoma hastası olan bir mahpusun dramını gördüm bu raporlarda. Hüsamettin Karadeniz Ankara Sincan T Tipi Cezaevi’nde kalıyor, Yozgat Cezaevi’nde kalırken lenfoma teşhisi konmuş. Hepatit B’ de varmış. Bu arada infaz erteleme işlemleri için başvuru yapılmış, gecikmeler yaşanmış. Arada bir korona yaşamış, doğru dürüst hastaneye kaldırılmış daha sonra koğuştaki doktor “Ya bu insan ölecek kaldırın onu hastaneye zaten ağır bir hasta.” dediği için apar topar hastaneye kaldırılmış ve bu arada zor bela iyileşmiş ve 9 aydır infaz ertelemesi gecikmiş. Sincan Cezaevi’nde yatıyor, yatmaktan dolayı sırtında yaralar meydana geldi bir kanser hastası. Yozgat Şehir Hastanesi’nde 3 hafta yattıktan sonra Ankara Şehir Hastanesi’ne oradan Ankara Üniversitesi Onkoloji’ye gönderilmiş “Mahkum olduğu için biz bu hastaya bakamayız.” diye Sincan Cezaevi’ne geri gönderilmiş belli ki mahkum koğuşu yoktu orada. Böyle hasta oradan oraya sürüklenmiş, bir çile yaşamış. Bakın kanser hastalarına zulmetmeyin hepiniz kanser olabilirsiniz, hepimiz sağlık hakkı ihlali yaşayabiliriz. Bunlar kabul edilecek hadiseler değil ağır hastalar maalesef ki hastaneden hastaneye cezaevi hastane arası sürüklenmekten sağlıkları daha da bozuluyor.

Cezaevlerinde görüntülü telefon görüş hakları maalesef yoğun bir şekilde gasp ediliyor. Büyük bir insan hakları ihlali, düşünün insanlar arasında ayrımcılık yapılıyor. “Sen görüntülü telefon görüşmesi yapabilirsin, sen yapamazsın.” dünyanın neresinde var? Mahpus yakınlarından kimisine diyorlar ki: “Sen görüntülü görüşme yapabilirsin, sen yapamazsın.” apaçık Anayasaya aykırı ama bir şekilde bu dayatmayı devam ettiriyorlar. Bakın az önce söyledim kapalı görüşlerin dinlenmesinin Anayasaya aykırı olduğu yıllar sonra Anayasa Mahkemesi tarafından belirlendi. Peki görüntülü görüşme hakkı şu anda Anayasa Mahkemesi’ne gitse karar kesin bir şekilde ihlal kararı çıkacak, bu nasıl bir zulümdür. Binlerce insan bize başvuruyor adli mahpuslara tanınırken siyasi mahpuslara niye görüntülü görüşme tanınmıyor diyorlar. zaten bir de koğuşlarına kabin yapılmış koğuşlar daralmış ve bir de orada bu görüntülü görüşmeyi vermiyorsunuz olacak iş mi ya bu gerçekten zulümdür Adalet Bakanı yani kalkıp böyle Ramazan’da iftarlar da bol bol lüks otellerin salonlarında “Cezaevlerinde kötü muamele işkence yoktur.” dedin al sana işte bak belgeli, bilgili olaylar! Görüntülü görüşme hakkını vermiyorsun! Yıllarca kapalı görüşler dinlettiniz Anayasa Mahkemesi ihlal! Peki kötü muamele var mıymış yok muymuş Sayın Bekir Bozdağ bana bir cevap verir misin? Binlerce örnekle bunu anlatıyorum ama hala böyle lüks otel salonlarında millete hikaye anlatmakla meşgulsün. Ben konuyu senden daha iyi biliyorum Sayın Adalet Bakanı, cezaevlerini senden daha iyi biliyorum! O cezaevi müdürlerinin sana anlattığı hikayeler vardır ama biz yakinen takiple oralarda ne olup ne bittiğini de döndüğünü çok yakinen biliyoruz her hafta bunları mecliste işliyoruz en derinlemesine bir şekilde tetkik ediyoruz adalet bakanı bize boşuna hikayeler anlatmasın bunu da net bir şekilde söylüyoruz!

Mehmet Pervane Tekirdağ 1 No’lu F tipi Cezaevi’nden yazmış. Cezaevinde çıplak aramalara uğradığını ve adil olmayan yargılamalarla yargılandığını söylemiş.

Denetimli serbestliklerin keyfi bir şekilde verilmediğini çok net bir şekilde görüyoruz. Bakın Kütahya Cezaevi’nden bu ara yoğun başvurular alıyoruz. Kütahya E Tipi Cezaevi’nden Murat Akbulut 10 aydır denetimli serbestliğin verilmediğini belirtiyor. Çoluk çocuğu perişan durumdalar ve KHK ile ihraç bir sağlık memuru. Zaten adil olmayan yargılamalarla insanları cezaevi atıyorsunuz, denetim serbestliği geliyor, bir de 10 ay daha bekletiyorsunuz, çoluk çocuk evde perişan olacak işler değil! Bu nasıl bir zulümdür anlamak mümkün değil ama maalesef ki böyle bir düşman ceza hukuku uygulanıyor ve binlerce kişiye keyfi bir şekilde denetimli serbestlik verilmiyor.

1/10 infaz indirimi diye bir şey çıkardılar, 1.5 yılı neredeyse buluyor ve hiç kimseye vermediler! Bakın en uysal, en kurallara uyan bir mahpus bile alamadı 1/10 indirimlerini. Ben alanını duymadım varsa bana bildirsin. Ben yani gerçekten duymadım yok yani! Ne kadar ciddiyetsiz bir iktidarsınız! 1.5 yıldır 1/10 indirimi diye bir yönetmelik çıkarmışsınız tek bir Allah’ın kuluna bunu vermiyorsunuz! Binlerce insan bunun peşine düştü! “1/10 indirimini alabilir miyim?” diye fakat öylesine zalimsiniz ki o kadar zalim ve vicdansız uygulamalarla tribünleri oynuyorsunuz ki; Avrupa’ya diyorsunuz ki: “Bak 1/10 indirimi yönetmeliği çıkardım.” Öbür taraftan da insanlara bırakın 1/10’u denetimli serbestliği vermiyorsunuz. Biz sizin ciğerinizi biliyoruz Allah aşkına kime ne hikaye anlatıyorsun Sayın Bekir Bozdağ ya bana bu hikayeleri anlatma bana en azından anlatma hani verdiğiniz cevapları da görüyoruz! Dökülen cevaplarla Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne talimat veriyorsun yalan dolan dolu cevaplar veriyor. Daha sonra burada anlatacağım bilgisi belgesi olarak yani bakın biz konuları vakıfız senin gibi afaki bilmeden açıklamalar yaptıran bir Adalet Bakanı görmedim! Bu olacak bir şey değil! Bak hepsini biz burada anlatıyoruz İyi dinle!

Mustafa Kemal dalga Eskişehir L Tipi Cezaevi’nde Ballı, Eskişehir L Tipi cezaevinde. Yaklaşık 6 yıldır tutuklu. Eğitim biriminde ifadeleri öyle olmamasına rağmen hakkında “Terör örgütü olduğunu kabul etmedi.” Diye rapor verilmiş mahpus: “Ben öyle bir şey demedim, kamera yok ispatlayamıyorum olacak şey değil hakkımda yorum yapılmış.” “Ben senin beynini okuyorum, sen hala teröristin arkadaş.” Denilerek denetimli serbestliği verilmemiş. Diyor ki: “ Eşimin tutuklanma sebebi dershanede öğretmen olmak. 6 yıldır da yatıyor. Eşimin arabasına da el konuldu ve satıldı. Ayrıca işsizlik sigortası iptal edildi.” Resmen soykırım uygulamaları, vatandaşı madden manen yok etme uygulamaları. Vatandaşın özgürlüğüne gasp etmişsin niye malına çöküyorsun niye işsizlik sigortasına el koyuyorsun. Resmen imha politikaları. Bu imha ve inkar politikaları bir müddet Kürtlere yapıldı ve halen yapılıyor, şu anda da KHK’lılara da yapılıyor. Devlet ve iktidar uygulamalarına karşı mağdurların ortak bir bilinç altında olması lazım. “Şucular şu muameleyi görüyor, ben onlardan değilim.” Dedi mağdurların çoğu fakat zamanla anladılar ki devlet muhalif gördüğünü düşman gördüğünü en ağır bir şekilde eziyor. Biz de burada milletin vekilleri olarak buna karşı çıkıyoruz. İşin özeti bu! Devlet ve yürütme politikalarına karşı millete milletin avukatı olmaya, vekili olmaya çalışıyoruz ve milleti bu haksızlıklardan kurtarmaya çalışıyoruz. Bunu da herkes iyi bilsin. Devleti kutsal, mübarek, dokunulmaz tanımasın devlet bizim için vardır, devlet millet için vardır. Memurlar, gazeteciler, hepimiz devleti bize hizmet etsin diye kurmuşuz, bize zulüm etmek için uygulama yapıyorsa onu eleştirmek en birinci görevimizdir bunun garip bir tarafı yoktur “Aman aman devlete bir şey söyleme.” Der bizim Anadolu halkı Öyle şey mi olur? Devleti tabii ki eleştireceğim en yüksek standartta eleştireceğim hatta ben eleştirdiğim zaman oluşabilecek masraflardan dolayı bu devlet sorumluluk taşımalı ve vatandaşın protesto hakkından doğan masrafları devlet karşılamalıdır. Bunları bakın hepimiz söylüyoruz! Bugün biz bunu söylediğimiz zaman “Efendim sen nasıl devletimize eleştirirsin?” diyen muhafazakâr mantık yarın öbür gün kafasına dank ettiği zaman “Hocam haklıymışsın.” demeye başlıyor ama geç oluyor! Hepimiz bilelim ki hiç kimse tepemizde cebri bir güç olamaz! Devlet millet içindir ve millete hizmetle görevlidir!

Patnos Devlet Hastanesi diş bölümünden şikayet aldık. Vatandaş randevu almış diş bölümüne gitmiş, 20 dakika gecikmesi olmuş fakat diş hekimi bakmamış. Korkunç diş ağrıları ile kıvranan bir insan. Orucunu açmak zorunda kalmış ağrılardan, ağrı kesici almak zorunda kalmış, diş hekimi bakmamış olacak şey mi Sağlık Bakanı sen ne güne duruyorsun bu olayı araştırır mısın? Bakın size dakika dakikada konum veriyorum, saat veriyorum. 27 Nisan 2022 saat 9.10‘da randevusu varmış vatandaşın doktorun ismi Semih Keleş ve eşinin oruç tutamadığını diyor.

Vatandaşın hak arama bilincindeki eksikliği var. Sen bir yerden şikayetçiysen ismini niye vermiyorsun? “Birileri bir şeyleri düzeltsin.” Böyle bir şey olabilir mi? Kendi isminle cisminle başvuracaksın ve sorumluluğu alacaksın hak arama bilinciyle dolu olarak bir vatandaşlık görevini yerine getireceksin. “Benim başıma bir iş gelmesin bana bir zarar gelmesin. Evet sistem bozuk her şey bozuk ama ben kendi ismimi verirsem başıma bir iş gelir.” böyle dediğiniz müddetçe hiçbir yere varamazsınız, bu bozuk sistemde böyle devam eder gider! Vatandaş hakkını aramakla mükelleftir, en temel hakkıdır. Bunda bile çekiniyorsa o ülke adına son derece üzücü bir durumdur.

Emir Karakum bize Bafra Cezaevi’nden yakınları başvurdu. Emir Karakum Bafra Cezaevi’nde, daha öncesinde de bize mektup yazmıştı burada gündem etmiştik. Emir Karakum cezaevinde 8 gardiyanın müdahalesine uğramış, ağır şekilde darp edilmiş. Biz bunu bir şikayet üzerine duyduk kamuoyuna deklare ettik. Cezaevi suskun kaldı ve ertesi gün anne babası cezaevine Allah’tan gitmiş kapalı görüş günüymüş Allah’tan yani öbür türlü biliyorsunuz almazlar cezaevine ve kapalı görüşte çocuklarını ağır şekilde darp edildiğini görüyorlar. Bize tekrar ulaştılar bunu şikayet ettiler. Biz de ısrarla sosyal medya paylaşımları yaptık, arkadaşlarımız soru önergeleri hazırladı. Hemen verdiler ve en sonunda Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü: “Mahpus kendi kendini yaralamıştır.” gibi trajikomik bir açıklama yaparak darpı kabul etti ama “Doktor raporunda bir şey denilmemiştir.” doktor raporlarının nasıl alındığını biliyoruz. Memurun doktorun başında olduğu ve işte “Bir şey yazma.” dediği raporlar olduğunu çok iyi biliyoruz, ağzı burnu dağılmış yüzü mosmor bir insana nasıl sağlam doktor raporu verilir anlamak mümkün değil! Bu konunun takipçisiyiz! Doğru bir açıklama yapın diyoruz Adalet Bakanlığı’na Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne. Biz konulara vakıfız yalan dolan açıklama yapmayın gerçekleri söyleyin herkes neyin ne olduğunu görüyor cezaevlerinde keyfi muameleler had safhada kabul edilecek bir şey değil ve bizim takibimizde bunu da net bir şekilde söylemiş olalım.

Maalesef ki ağır ihlaller devam ediyor. Bakın Türkiye cezaevleri öyle bir halde ki şu insan Şerife Sulukan bile cezaevinde şu anda Edirne cezaevinde! % 89 engelli covid sonrası bir beyin pıhtısı atmış ve felç olmuş sol tarafında felç var, omzundan ve kalbinden ameliyat geçirme ihtiyacı var ve bütün bunlara rağmen maalesef ki Şerife Sulukan şu anda hükmü onandığı için cezaevine konmuş durumda aslında adli tıp raporu var R Tipi cezaevine nakil edilmesi gerekiyor fakat Edirne Cezaevi’nde bu mahpus cezaevinde kalabilecek bir halde değil! % 89 engelli onu hala cezaevinde tutuyorlar! Olacak bir şey değil! Bir an evvel ikinci bir başvurunun gerçekleşmesi ve adil adli tıp kurumunun adaletli bir karar vermesi lazım, kendi başına banyosunu yapamayan, şahsi ihtiyaçlarını karşılayamayan bakıma muhtaç bir kişiyi cezaevinde tutarak nereye varacaksınız anlamak mümkün değil. Maalesef bu uygulamalar böyle bunları protesto ediyoruz. Kabul edilecek hal değil diyoruz! Bunların bir an evvel bitmesi gerektiğini söylemiş olalım.

Hazal Köysüren Gebze Cezaevi’nden bize başvurmuş. “Neredeyse hak ederek tahliyeye 9 ay kalmış tahliye edilmiyorum. Yargıtay’dan sonuç çıkmayınca temyiz hakkımdan vazgeçme dilekçesi verdim. Hala karar yok.” Diyor. Düşünün şu hale bakın! İnsanlar cezaevinden çıkmak için Yargıtay hakkından bile vazgeçiyor fakat hala bununla ilgili hantal devlet bürokrasisi gereken işlemleri yapmıyor. Buradan Hazal Köysüren’in sesi olmuş olalım.

Rukiye Tutar bize bir mektup gönderdi. Bununla ilgili Ceza Tevkifevleri de bir açıklama yaptı ve açıklamasını biz gördük, bize yazdığı mektupta Rukiye Tutar cezaevine nakledildiğinde yanına bebeğinin verilmediğini söylüyor. Cezaevine 10 gün sonra verildiğini söylüyor, o 10 gün içinde bebeğin neler çektiğini az çok herkes tahmin edebilir, 2 yaşlarında bir bebek, cezaevinden nakledilirken anne bebek zarar görmesin diye yakınlarına veriliyor bebeği, bebeği daha sonra gittiği cezaevinde almak istiyor fakat çok yokuşa sürülen işlemler var ve 10 gün sonra ancak alabiliyor, bu arada o bebek nasıl neler çekti bunu tahmin etmek zor değil! Adalet Bakanlığı açıklama yaparak “Bebeği Rukiye Tutar’a verdik.” Diyor ama siz bana bebeği 10 gün neden vermediğinizi açıklayın. Bakın bunu çok net size söyleyeyim. Bebeği 10 gün neden vermediler? O bebek anne neler çekti? Biz tekrar Rukiye Tutar’a bunu sorduk, bu cevabı alacağız çünkü Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün cevaplarına güvenmiyoruz, büyük zulümler olduğunu çok net bir şekilde biliyoruz.

Ebubekir Perk bize Silivri Cezaevi’nden başvurmuş, annesiyle de görüştük, yakından takip ediyorum. Urfa’lı bir mahpus, Hilvan’da ailesi oturuyor. “Tamam cezaevine attınız en azından yaşlı diyaliz hastası annem var buraya gelmesi mümkün değil beni Urfa Hilvan Cezaevi’ne gönderin de annem beni ziyaret etsin.” Diyor. Annesi diyor ki: “Oğlumun yüzünü unuttum.” Diyor. Oğlu: “Telefonda içim parçalanıyor.” Diyor. 9 cezaevine nakil için dilekçe vermiş reddedilmiş. Buradan Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne hatırlatıyoruz, Ebubekir Perk Silivri Cezaevi’nden Urfa Hilvan Cezaevi’ne göndermek için nasıl bir engel var? Bakın bu anne belki ölecek ve çocuğunu göremeyecek. Ben sizi çok insani durumlardan, vicdani durumlardan bahsediyorum. Lütfen bu nakli gerçekleştirin biz aileyi de tanıttık, çok hasta zavallı bir anne var ve zor durumdaki bir mahpus Silivri Cezaevi’nden annesini 4 yıldır görememiş olacak şey değil. Hepimizin annesi var 4 yıldır var olduğu halde anneyi görememenin nasıl bir üzüntü vesilesi olduğunu hepimiz biliriz.

Av. Aytaç Ünsal Edirne Cezaevi’nde biliyorsunuz. Bize yazmış. “Balaç ve Gökhan Yıldırım’a sağlık önerileri yaptığım mektuptaki cümleler sansürlenmiş.” diyor. Düşünün diğer mahpusa sağlık önerileri yapıyorsunuz cümleleriniz sansürleniyor. “Sağlık önerisinden neden rahatsız olunur ki? Cezaevinden müvekkillerimi yaşatmaya çalışmak suç mu? Niye Adalet Bakanı duymuyor bu adalet taleplerini?” demiş Aytaç Ünsal.

Abdurrahman Çetinkaya Afyon Cezaevi’nden bize yazmış. Diyor ki: “Tam tahliye zamanım gelmişti ki birkaç mektubum ve koğuşumdan dolayı koşullu salıverilmem ertelendi. Fazladan 1.5 yıldır yatıyorum. Sağlık sorunlarım had safhada. Ailem fakir. Ailevi sorunlar da başladı.” Bakın çok uyduruk gerekçelerle denetimli serbestlikler verilmiyor, aslında Yargıtay kararı var. Bakın çok net! Mahpusun bulunduğu koğuş gerekçe gösterilerek denetimli serbestliğin verilmemesi hak ihlalidir demiş Yargıtay! Çok net! Fakat şu anda “Efendim tarafsız koğuşa niye ayrılmadın?” diye verilmiyor veyahut da tarafsız koğuşa ayrılıyor bu sefer de niyet okuyorlar. “Senin beynini okudum, sen daha düzelmemişsin, hala teröristsin. Sana vermiyorum denetimli serbestlik.” 8-10 ay yine denetimli serbestlik vermeme hali devam ediyor.” Bu hal devam ediyor Sn. Bekir Bozdağ yüzü kızarmadan “Cezaevlerinde kötü muamele yoktur.” Diyor. Bu sözüne taktım Sn. Bekir Bozdağ. Bana bu sözü bir daha söyleme lütfen. Yakinen seni takip ediyorum, “Cezaevinde kötü muamele, işkence yoktur.” Lafını bir daha söyleme bak sizi mahcup ederim çok net söylüyorum. Binlerce örnek var elimde. Kafadan atma sözlerle, güllük gülistanlık bir cennet ortamı oluşturma, biz yakından takip ediyoruz daha da mahcup ederim seni, bunu da net bir şekilde söyleyeyim.

Yağmur Balcı, Gebze Cezaevi’nden bize yazmış. “Eşim ve ben mahpusuz. Biri bebek iki çocuğum anneannelerindeler. Eşimle Ankara’ya nakledilmiyoruz. Kızımı 1 ay önce verdim ve her telefonda saatlerce ağladığını, annesinin onu terk ettiğini düşündüğünü söylediler. Perişan oldum.” Diyor. Düşünün bebeği 1 ay önce teslim etmiş cezaevinde, zor koşullarda “Ankara’ya nakledilmiyoruz.” Diyor, aile Ankara’da kendisi Gebze Cezaevi’nde, bebek telefonda ağladığı söyleniyor, annenin yüreği parçalanıyor. Bunlar olacak işler değil! Yeri geldiği zaman mahpusları sürgün edersiniz, bu kadar önemli insani ihtiyaçlarda insanların sesini duymazdan gelirsiniz! Ne için varsınız siz? Vatandaşın özgürlüğünü gasp edip cezaevine atmışsın ama tüm hakları hukuku gasp etme görevlisi misin sen Ceza Tevkifevleri Genel Müdürü?

Münire Akyol bize başvurdu. Münire hanımın ve çocuklarının burada fotoğrafları var. Çok üzücü gerçekten. Bakın üç tane çocuk ortada kalmış durumda. 6, 7, 9 yaşlarında üç çocuk annesi bayram üstü tutuklandı. Tam bayram arefesinde tutuklandı bu anne. Bayram üstü bir ailenin daha evine ateş düşürdüler maalesef. Anne tutuksuz en azından yargılanmalı ve çocuklar perişan edilmemeli anneler için bunların mutlaka yapılması gerekiyor. Bu böyle olmaz diyoruz.

Aslı Hanımın dramı devam ediyor. Edirne Cezaevi’nde Aslı Ünlü, altı aylık hamile, dört yaşında bir çocuğu var cezaevinde ve halen cezaevinde! Hem hamile hem çocuğu var halen cezaevinde. Yanındaki diğer mahpuslar olmasa yaşamını doğru dürüst devam ettiremeyecek. Son derece zor durumda mahpuslar ve Aslı Hanım fareli karantina odasına gitmemek için hastaneye gitmiyorlarmış, karantina odasında fareler varmış: Bunu bize başka mahpuslarda söyledi. Siz neyden bahsediyorsunuz? Bakın mahpus fareli karantina odasına gitmemek için hastaneye gitmiyor çünkü dönüşte karantina odasına gidecek. O odaya gitmemek için hastaneye sevk olmamak için dilekçe veriyorlar. El insaf şu fareleri bir halledin artık Ceza Tevkifevleri el insaf!

Giresun Cezaevinden Servet Özen: “5 İKM tarafından darp edilmeme rağmen doktor darp raporu vermedi. Dilekçelerimin yırtıldığını sonradan öğrendim. Mahkeme: “5 kişi dövse daha çok darp izi olurdu.” diyerek beni güya yalancı çıkardı.” Diyor. Maalesef iktidarın kamu görevlilerinin elinde olduğu bir yerde dilekçeler yırtılıyor buharlaştırılıyor, mahkeme yürütmenin tarafını tutuyor maalesef ki hal bu!

Şemsettin Aykaç bize başvurmuş Malatya Akçadağ Cezaevi’nden. “Aramalarda yemek masalarımız tersyüz edilerek yerlere atılıyor, eşyalarımız tekmeleniyor. İtiraz edince 18.3.2022 tarihinde olmuş bu olay süngerli odaya atılıyoruz. Ayağı kırılmış mahpus aramada ağzını açmadığı için hastaneye götürülmedi.” Adamın ayağı kırılmış, hastaneye gitmesi lazım aramada ağız içi arama yapılma dayatmasına boyun eğmediği için hastaneye gidemiyor işte Türkiye cezaevlerinden size bir tablo daha!

Kırıklar Cezaevi’nden Halis Dağhan yazmış. “Farklı mahpusları aynı koridorlara yerleştiriyorlar. Ayrı koridor isteğimiz reddediliyor. Üstü telli avlu ve kafes denilen odalardayız. Avluda 24 saat kamera ile izleniyoruz, adeta akvaryum balığıyız. Pandemi burada bitmedi.” diyor ağır pandemi tedbirleri uygulanmaya devam ediyor. Mahpuslar mağdur ediliyor. Bunlar da çok iyi niyetli yapılmıyor.

Mehmet Salih Erol Burhaniye Cezaevi’nden bize yazmış. “6 kişilik koğuşta 12 kişi kalıyoruz. Nefes alamıyoruz, alan darlığından dönüşümlü yemek yiyoruz, pandemi kısıtlamaları burada bitmedi abartılıyor. Elektrik faturamız fahiş arttı. Nakil isteğimiz reddediliyor ama sürgünler serbest.” Diyor. Elektrik faturaları konusundaki mağduriyetler devam ediyor. Cezaevi idareleri bir iş yeri gibi görüyor. İşyeri statüsünden mahpuslara elektrik faturaları kesiliyor. Zaten geliri olmayan insanlar son derece zor durumda kalıyorlar. Hani sanki orada bir üretim yapıyorlar. Allah aşkına yani olacak iş mi ve oldukça yüksek faturalar geliyor! Olacak işler değil ama iktidarın mantığını göstermesi açısından da çok çarpıcı.

Gazeteci Adem Karaçoban Diyarbakır’da 50 kolluk kuvvetleri tarafından basılan vatandaşın videosunu paylaştı çok çarpıcı görüntüler vardı. Vatandaşlar: “Dağınık evi göstererek kafamıza silah dayadılar, paralarımızı altınlarımızı aldılar. Kürt olmaktan başka suçumuz yok.” Dediler. Bir devlet vatandaşına etnik kimliğini suç olarak gösteriyorsa ve vatandaşlar bundan dolayı ızdırap duyuyorsa o devlet bir devlet değildir. Hukuk devleti olmayı bırakın bir devlet değildir. Çok açık net şekilde ortadadır

Ankara’da TEM şubeye getirilen HDP’li Nejat Parıldar işkenceye maruz kaldığını ve avukatı ile görüşmesini engellendiğini söylüyor.

İlginç bir haber; Erdoğan’ın çocuklara dağıtacağı saraydaki oyuncakları resmi araçla bina dışına çıkarıp düşük fiyattan oyuncakçılara satan 3 saray çalışanı tutuklanmış. Son bir ayda 920 bin lira oyuncağın çalındı hırsızlığın 5 yıldır süregeldiği bildirilmiş. Memlekete bakın! Sarayda hırsızlar çocuklara dağıtılacak oyuncakları çalıp götürüyorlar 5 yıldır bu hırsızlık devam ediyormuş! Yorum yok. Ben sadece size garip mi yani normal mi anormal mi buldunuz diye soruyorum! Başka bir şey de demeye gerek yok. İşte Saray işte Saray çalışanlarının hali apaçık ortada.

OHAL Mağduru Emine Uzel Ahmadi maalesef hayatını kaybetti! 4 aylık bebeği olmasına rağmen intihar ederek hayatını kaybetti! Kim bilir neler yaşadı neler çekti bilinmez. Büyük bir üzüntüyle karşıladık. OHAL mağduriyetleri yoğun bir şekilde devam ediyor! Kabul edilecek bir durum değil bu!

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica