Raporlar

Gergerlioğlu: “Hasta Mahpus Ölümlerinde Türkiye, Dünyada 1. Sırada!”

Gergerlioğlu: “Hasta Mahpus Ölümlerinde Türkiye, Dünyada 1. Sırada!”

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında hasta mahpuslar konusunda çıkan genelge ile halen devam etmekte olan hasta mahpuslar ve mahpusların ağır hasta yakınları sorununu değerlendirdi – akarhaber

Hasta Mahpus Ölümlerinde Türkiye, Dünyada 1. Sırada!

Ağır hasta mahpuslar dramlarını burada binlerce defa gündeme getirmiş bir milletvekiliyim, binlerce defa 4 yılı aşkın bir süredir burada basın toplantılarımda, genel kurulda hasta mahpusların dramlarını, uğradıkları hak ihlallerini gündeme getiriyorum, hasta mahpusların artışı noktasında dünyada 1. olduğumuzu, hasta mahpus ölümleri arasında dünyada 1. olduğumuzu ve artık işin çığırından çıktığını defalarca söyledim! En sonunda ne oldu? İşte Aralık ayında 28 Şubat davasından hükümlü Vural Avar 85 yaşında hasta bir mahpus olarak, Alzheimer hastası olarak infaz erteleme alması dışarıda artık olması gerektiği halde skandal bir şekilde cezaevinde hayatını kaybetti. Bu ilk hasta mahpus ölümü değildi! Son hasta mahpus ölümü de olmayacak bu gidişle çünkü Zulümat Bakanlığı doğru düzgün bir işlem yapmıyor! Bu ölüm öncekilere göre Adalet Bakanlığı’nın telaşa kapılmasına neden oldu. Zulümat Bakanı Sn. Bekir Bozdağ Kanal 7’ye bir söyleşiye çıkarak, birtakım açıklamalar yaparak, Cumhurbaşkanı’nı temize çıkarmaya çalıştı. Adli tıp görevlilerini, oradaki doktorları suçladı. “Ben de müzdaribim kanser hastalarına infaz erteleme vermiyorlar, bu nasıl zalimliktir? Olur mu böyle şey? Bizim de vicdanımız sızlıyor.” Gibi açıklamalar yaptı! Hem bürokratını sattı hem de gerçekleri örtmeye ve Cumhurbaşkanı’nı kurtarmaya çalıştı çünkü resen infaz erteleme verilebilecek bir kimse, dışarı çıkabilecek bir kimse cezaevinde tuvalette düşmek suretiyle hayatını kaybetmişti ve o düşme hayatını kaybetmesi sonrası oradan çıkarılıp hastaneye götürülürken zaten hayatını kaybetmişti.

Böyle bir uyduruk genelge ile hasta mahpus sorunu çözülmez!

Bütün bunların üzerine Zulümat Bakanı Sn. Bekir Bozdağ bir genelge yayınladı. Genelge elimde! Bu genelge hakkında ve diğer genelge ile ilgili diğer örnekler hakkında konuşacağım çünkü bu genelgede özetle diyor ki; adli tıp kurumu infaz erteleme vermişse Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne hızla gitsin çünkü bu arada ölen çok mahpus oldu, o kadar ağır kanlılar ki o kadar umursamazlar ki bunun için ölen çok insan oldu maalesef. Bunu görüp bu konuya bir şey demişler! “Adli Tıp Kurumu infaz erteleme vermese de Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gelsin biz bir bakalım.” Herhangi bir milletvekili ya da başkası bu skandalı ortaya çıkarmadan olaya müdahil olalım demek istemişler, tutukluysa da mahkemesi buna baksın, iyice bizi rezil etmesinler mahkeme en azından tahliye versin gibi üstü kapalı ifadeler var. Bunu anladık, bu genelge ile işler çözülmez arkadaşlar! Bunu en başta söyleyeyim, bakın 5275 sayılı yasayı getireceksiniz Meclis’e biz burada bu aksayan yönleri biliyoruz, onları tespit edip değiştireceğiz! Böyle bir uyduruk genelge ile bu işler düzelmez! Bakın ben bu işleri çok iyi bilen bir insanım, hem bir hekim hem de insan hakları savunucusuyum. Bu işi olabildiğine iyi bilen bir insanım! O yüzden böyle uyduruk bir genelge ile bu iş çözülmez. Getireceksin yasa teklifi ki getirmediler halen! 7. Yargı paketinde hasta mahpuslar ile ilgili bir yasa teklifi yok! Birçok derde derman olacak düzenleme yok ortalıkta! Bu nedir? Böyle bir “Aman bizi rezil etmeyin ey Adli Tıp görevlileri, ey yargı mensupları, aman bir daha mahcup olmayalım.” Genelgesi bu! Mahpusların ağır hasta eşleri veya çocukları ile ilgili çok dramlar yaşanıyor!

Ahmet Burhan Ataç’ın babası cezaevindeydi, Selman Çalışkan beyin tümörüydü, Yakup Ali Çetin babası Eyüp Çetin cezaevinde, şimdi Yusuf Kerim Sayın Ewing Sarkom hastası

Mesela Ahmet Burhan Ataç’ın babası cezaevindeydi, siyasi mahpus olduğu için dışarı çıkamadı. Çocuk: “Baba, baba, baba…” diyerek hayatını kaybetti. Selman Çalışkan beyin tümörüydü, 6 yaşında bir çocuk, babasının yanında olması gerekiyordu ona da infaz erteleme vermediler, o da : “Baba, baba, baba…” diyerek hayatını kaybetti. Yakup Ali Çetin babası Eyüp Çetin cezaevinde, mahkum bile değil, %98 engelli ağır hasta bir çocuk babasının yardımına muhtaç, infaz erteleme verilmesi gerekiyor veya mahkeme ile bir çözüm bulunması gerekiyor, burada da acımasızca kişi mahkum olmadığı halde halen tutuklu olarak cezaevinde! Acımasızca çocuğunun başına getirmiyorlar! Yusuf Kerim Sayın ewing sarkom hastası 6 yaşında annesi mahkum çocuk ölmek üzere, ağır bir kanser hastalığı tedavisinde, anne cezaevinden çıkmadan çocuğun hayatını kaybetme ihtimali çok yüksek buna rağmen acımasızca o anneye infaz erteleme getirilebilecek yasal değişiklikleri yapmıyorlar, acımasızca yapmıyorlar! Şu genelge nedir ya? Sen bana Yusuf Kerim Sayın’ın işini halledecek yasa teklifi getir kardeşim! Önceki çocukları kahreden bu durumu çözecek bir yasa teklifi getir! Bundan sonra mağdur olacak çocukların annelerin, babaların durumunu çözecek hasta mahpusların gerçek anlamda bu sorunları çözecek bir yasa teklifi getir nedir bu? Bu genelge ile iş mi çözülür? İşiniz gücünüz böyle abuk sabuk, alelacele “Aman başımıza iş açtık, durumu toparlayalım.” Genelgeleri! Başka anladığınız, bildiğiniz yok! Biz size diyoruz ki; apaçık yasal değişiklikler getirin!

Kemal Mutlum’un ölümü tam bir cinayettir!

Bunu yapmadığınız için yaşanan çok ağır dramları anlatacağım. Gerçekten insanın tüylerini diken diken eden şu evrakları okuduğu zaman çıldırtan birçok husus var burada! Kemal Mutlum bir hasta mahpustu. Kişi 54 yaşında cezaevinde yaşadığı tüm adil olmayan yargılamalarla beyin tümörü, kanserine yakalandı. Çok üzücü bir süreç yaşanmış. Genelge çıkararak bu eski günahlarınızı affettiremezsiniz! Yanlış ve eksik bir genelge ile de sonraki günahlarınızı da affettiremezsiniz! Kemal Mutlum’un ölümü tam bir cinayettir! Başka hiçbir şey değildir! Bir hekim ve insan hakları savunucusu olarak söylüyorum; bakın bu kişi hasta mahpustu ve 23 Kasım 2022 günü hayatını kaybetti! Çok acı, üzücü ihlallerle dolu bir hayatı ve sağlık süreci var. Kemal Mutlum ile ilgili bakın süreci şöyle anlatayım; kendisi 2020 yılında burada evraklar var, Anayasa Mahkemesi başvuruları AİHM başvuruları hepsi elimde. Çok vahim bir hikaye. Bunlara baktığımız zaman biz nasıl acımasızca insanlığa karşı suçlar işlendiğini görüyoruz. İnsanlığın ayaklar altına alındığını görüyoruz!

Hakim Kerim Coşkun Başkanlığı’ndaki mahkeme heyeti diyor ki: “Bu terör örgütü üyeliğinden yargılanmaktadır. FETÖ üyeliğinden yargılanmakta olduğu için çıkması topluma tehlike saçabilir bu adam!

Hastaların suçuna göre muamele gördüğünü görüyoruz. İnsanlık dışı işler görüyoruz! Bakın 2020 yılında beyin tümörüne yakalandığı anlaşılmış zaten gecikmelerle anlaşılmış ve ardından ameliyat edilmiş bu hasta. İlk ameliyat sonrası Eğitim Araştırma Hastanesi demiş ki: “1 yıl infaz erteleme almalı.” ama bu sırada Adli Tıp demiş ki: Hayır veremem.” Demiş. o sırada Bu infaz ertelemeyi alsaydı bu sorunların çoğu çözülebilirdi hasta da sağlıklı bir şekilde tedavisini sürdürebilirdi dışarıda fakat verilmemiş. Bu sefer hastalık ilerlemiş ikinci kez ameliyat olmuş yine infaz erteleme verilmemiş. Bu sefer hastalık yine ilerlemiş, hastane cezaevi defalarca gidip gelen bir kanser hastası düşünün ve beyninde kanser var, çileler adeta işkenceler çekiyor. 3. Kez ameliyat olmuş, 2022’de 3. kez ameliyat oluyor. Bu sefer artık yine tekrar götürülüyor hastaneye Eğitim Araştırma Hastanesi diyor ki: “Evet infaz erteleme almalıdır.” Adli Tıp’a gidiyor. Adli tıp burada evraklar diyor ki: “3 ay infaz erteleme almalıdır.” Diyor fakat bu arada acımasız bir mekanizma var. Bu hekimler kurulunun raporuna rağmen bu evrak mahkemeye gidiyor, hangi mahkeme? Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri bakıyorlar ve 9 gün karar gecikiyor adam çok kötü yoğun bakımlık durumda oldukça kötü bir şekilde hastanede yatıyor adli tıpta infaz erteleme vermiş ama Hakim Kerim Coşkun Başkanlığı’ndaki mahkeme heyeti diyor ki: “Bu terör örgütü üyeliğinden yargılanmaktadır. FETÖ üyeliğinden yargılanmakta olduğu için çıkması topluma tehlike saçabilir bu adam. Toplum güvenliğine aykırıdır.” arkadaş adam yoğun bakımda yatıyor! İyi misiniz siz ya? Diyor ki: “Biz Ankara TEM şubeye sorduk. Onlar da dedi ki : “Terörden yatıyor yine de siz bilirsiniz ama toplum güvenliği için de pek iyi değildir.” Diyor. Mahkeme heyeti: “Ben hekim değilim ama o zaman tamam çıkmasın.” Diyor. Hekim olmadan bu kararları nasıl veriyorsunuz ya iyi misiniz siz? Bakın böyle bir mekanizma var o yüzden yasalar değişsin diyoruz! Sonra avukatı bu arada Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş durumda ve Anayasa Mahkemesi’nin ilk kararı çıkıyor. “Biz adli tıp kurumunun süreci var o süreç içinde ki kararı bekliyoruz.” şu mahkemenin kararı olumsuz çıkınca Avukat tekrar koşturuyor Anayasa Mahkemesi’ne “Bak adli tıpa rağmen mahkeme olumsuz karar verdi ey Anayasa Mahkemesi verdi ikinci bir tedbir kararı ver.” Diyor. “Hayır ben karışmam mahkeme öyle karar vermişse.” Peki hasta yoğun bakımda yatıyor ve sonra ne oluyor? Yoğun bakımda ailesi diyor ki: “Bari yoğun bakımda başına gidelim refakat edelim.” Cumhuriyet Savcısı Mustafa Ertürk diyor ki: “Hayır olmaz her defasında Ankara’dan İstanbul’a geleceksiniz ve benden izin alacaksınız.” Her gün izin ver hastanın başında olsun. “Hayır haftada bir rutin olarak değil her gelişinde benden isteyeceksin, canım isterse vereceğim, sen koşturup duracaksın öyle hastanı görüp gelebileceksin.” Yoğun bakımda ve yatağa elleri kelepçeli bağlanmış bir hastadan bahsediyoruz ve bu durumda da tekrar Avukat Anayasa Mahkemesi’ne tedbir başvurusu yapıyor. “Ya böyle şey mi olur?” diyor. “Bu kadar ağır bir durumda bu kadar acımasızca işlemler mi oluyor?” diyor. AİHM’e başvuru yapıyor 14 Kasım’da. Çok üzücü bir süreç hastanın tahlilleri burada oldukça ağır ve kötüleşmiş, hasta bilinci kaybetmiş ve halen hastanede tutuluyor ve en sonunda 23 Kasım günü hayatını kaybediyor. Sonra cenaze namazı kılınıyor adeta vicdansızlık ve merhametsizlik abidesi bir olay olarak adeta vicdanın ve merhametin cenaze namazı kılınıyor! Bu kadar acımasız bir iş yapılıyor daha yeni bakın! Bu olay hiç Türkiye toplumunda gündeme gelmedi! Ya arkadaşlar Allah’tan korkun sizin de babanızın annenizin başına gelebilirdi bu olay! Bu kadar acımasızca yoğun bakımdaki bir hastayı adli tıp bile infaz erteleme vermesine rağmen mahkemelerin Anayasa Mahkemesi’nin infaz erteleme vermemesi olacak iş mi! Siz bu ülkede şu genelgeyle mi sorunu çözeceksiniz? Şu genelgeyle mi! Bakın bu ülkede böyle acımasız işler yapılıyor şu genelgeyle çözeceksiniz işi öyle mi? Uyduruktan bir genelge! Bu genelge ne kadar uygulanır! Burada acımasızlık abidesi var ve bu olaylar devam ediyor! Sen genelge yazmışsın cezaevi gözlem kurulları bildiğini okuyor! Sen bunu biliyor musun? Sadece son evrede adli tıbbın verdiği rapor sonrası ile ilgili bir genelge hazırlamışlar bakın! Mesele sadece son evre değil ki hastaların teşhisi, tedavisi, infaz erteleme alma başvuruları, adli tıp, Eğitim Araştırma Hastanesi süreçlerinde A’dan Z’ye hepsi dökülüyor hepsi yanlış! Sadece son evredeki bir durumla ilgili genelgeyle işi kurtaramazsın ki!

Mustafa Başer mesane kanseri denetimli serbestliğini vermemişler şimdi de şartlı salıvermesini vermiyorlar!

Bakın bir başka olay daha var burada! Şu olay sadece vahim bir gelişme ile ilgili tek örnek değil! Şu anda Sincan F-1 cezaevinde yatan bir mahpus var Mustafa Başer! Bu kişinin 1 yıl önce denetimini serbestliği gelmiş. Adam mesane kanseri denetimli serbestliğini vermemişler ve bu arada 1 yıl yatıyor, bir ameliyat oluyor bu arada. Daha sonra 27 Eylül’de tekrar koşullu salıverilmesi geliyor. Bakın denetimli serbestliği vermemişsiniz, adam kanser buna rağmen vermiyorsun, ikinci bir mahkemeye yapıyorsun gözlem kurulu olarak. İlk mahkeme tabii biliyorsunuz yargıda yapılır ama kalkmışsın cezaevi gözlem kurullarında adamın tahliyesi gelmiş diyorsun ki: “Bana isim ver sana gözlem kurulundan öyle tahliye veririm.” yani ne ismi ne hali! Burası mahkeme mi? Gözlem kurulu “mahkeme olmuştuk biz.” diyorsun kimse seni dinlemiyor ve 27 Eylül’de bakın 1 sene denetimli serbestlik almamış. 27 Eylül’de tekrar şartlı tahliye verilecek bunu da vermiyorlar! “3 ay daha vermiyoruz bize isim vermedin.” bu sefer hastanın morali bozuluyor, ikinci kez kanser nüksediyor! İkinci kez ameliyata giriyor şimdi üçüncü kez bir nüks oluyor. 3 ay da geçiyor aradan Aralık’ın sonunda gözlem kurulu toplanıyor; “Bir gerekçe bulamadık ama 6 ay daha yat bakalım içeride.” adamın hiçbir disiplin cezası yok, iyi hali var, her şey tamam zaten 1 yıl denetimli serbestlik vermemişsin, 3 ay uyduruktan işi uzatmışsın sonra bir 6 ay daha kafadan uzatıyorsun! Bu nasıl vicdansızlık? Bakın daha 3-5 gün önce genelge yayınlandı ama ben size gerçekleri anlatıyorum. Genelge uyduruk genelgelerle bu iş çözülmüyor! 23 Kasım’da kelepçeli bir halde yoğun bakımda yatağına kelepçe ile bağlanmış, bilinci olmadığı halde kelepçe ile bağlanmış eşi, çocukları başında olmadığı halde hayatını kaybeden A’dan Z’ye ihlaller ile dolu bir sağlık süreci olan Kemal Mutlum’u anlatıyorum ardından Mustafa Başer’i anlatıyorum size bakın ve bakanlık hala daha insanların gözünü boyamakla meşgul! Olacak iş mi? Şimdi bu insanlar ne yapsın? Kendi yakınınız olduğunu düşünün!

Sen de kanser hastasısın Sn. Bozdağ bak bütün bu yaptığın kötülüklerden sonra ben sana kötülük dilemem yine Allah şifa versin derim

Dışarıda doğru düzgün bir tedavi alabilecekken cezaevinde her türlü dezavantajlı hali yaşıyorsunuz ve sizi hala dışarı çıkarmamak için gözlem kurulları 40 tane takla atıyor! Mustafa Başer burada. Bakın bu mahpusun başına gelenler de bunlar! 3. kez kanseri nüksetmiş! Kendi başınıza, babanızın başına geldiğini düşünün ya bu nasıl zalimlik türleridir? Ben boşuna mı Zulümat Bakanı Bekir Bozdağ diyorum! Sen de kanser hastasısın Sn. Bozdağ bak bütün bu yaptığın kötülüklerden sonra ben sana kötülük dilemem yine Allah şifa versin derim. Kanser hastası zor bir iştir ben hekimim ama bil ki başka kanser hastaları bunları çekiyor! Bu zalimliğin sonu yoktur! Sonra çok üzülürsün! Çok vicdan azabı çekersin! Bakın biz dün işkence raporlarını yayınlamayan insanları anlattık, bütün bunların sonunda insanlar vicdan azabı çeker arkadaşlar bu işler bildiğiniz gibi değildir! Bütün bunları biz takip edeceğiz raporlar elimizde, bu takiplerimiz sonunda bizim elimizden kimse kurtulamayacak bu dünyada kurtulsalar da öte dünyada da bu zalimlikleri yapanlar cezalarını bulacak!

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica