Siyaset

“İşkence ve kötü muameleye sıfır toleranstan yüksek tolerans dönemine geçilmiştir”

“İşkence ve kötü muameleye sıfır toleranstan yüksek tolerans dönemine geçilmiştir” … Yeneroğlu, “İçişleri Bakanı siyaset-medya-mafya üçgenindeki iddialara cevap vermek yerine konuyu farklı noktalara çekmekte, kendi döneminde hiç işkence yapılmadığını iddia etmektedir” dedi. detaylar haberimizde…

“İşkence ve kötü muameleye sıfır toleranstan yüksek tolerans dönemine geçilmiştir”

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu’nun, “İşkence ve Kötü Muameleye Yüksek Tolerans Dönemine İlişkin” basın açıklaması…

“İçişleri Bakanı ise siyaset-medya-mafya üçgenindeki iddialara cevap vermek yerine konuyu farklı noktalara çekmekte”

İçişleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu hakkında yurtdışında firari olan bir organize suç örgütü liderinin ifşaatları tüm ülkenin gündemini meşgul etmiştir. İçişleri Bakanı ise siyaset-medya-mafya üçgenindeki iddialara cevap vermek yerine konuyu farklı noktalara çekmekte, kendi döneminde hiç işkence yapılmadığını iddia etmektedir. Bununla birlikte uyuşturucu ticareti, gasp, hırsızlık gibi suçlarda ‘bacaklarını kırın, suçu bana atın’ söylemini yeniden sahiplenmekte ve bazı suç tiplerinde kötü muamelenin yapıldığını ve yapılacağını açıkça ifade etmektedir. İçişleri Bakan Yardımcısı ise Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (AİÖK)’nin 5/8/2020 tarihli raporunda işkence bulgusunun olmadığı, buna karşılık uyuşturucu, hırsızlık ve dolandırıcılık gibi suçlarda kötü muamele bulgusunun olduğuna dair paylaşım yapmıştır.

“Raporda kolluk güçlerinin gözaltılar sırasında aşırı güç uyguladığı, gözaltı merkezlerinin kötü koşullar taşıdığı, cezaevlerinin kapasitesinin üstünde kalabalık olduğu ifadeleri vardır”

AİÖK’nin 2019 yılında karakol ve cezaevlerinde gerçekleştirdiği ziyaretler sonucu yayınladığı rapor; gözaltı merkezleri ile cezaevlerindeki yaşam standartları, gözaltı sırasında kötü muamele yapılıp yapılmadığı ve kolluk güçlerinin aşırı güç kullanımı ve kötü muamelesini önlemek üzere denetim mekanizmalarının oluşturulup oluşturulmadığına dair bir rapordur. Raporda kolluk güçlerinin gözaltılar sırasında aşırı güç uyguladığı, gözaltı merkezlerinin kötü koşullar taşıdığı, cezaevlerinin kapasitesinin üstünde kalabalık olduğu, bazı cezaevlerinde mahkumların yataklarının dahi olmadığı, uyuşturucu bağımlısı mahkumların yoksunluk sendromuna dair tedavi uygulanmadığı, gözaltındaki kişiler, tutuklular ve mahkumlara avukata ve sağlık hizmetlerine erişimde kolaylık gösterilmediği tespitleri yer almıştır.

“Madem Türkiye’de işkence ve kötü muamele bulguları yoktur, o zaman raporların yayınlanmasına neden izin verilmemektedir”

Söz konusu rapor belirli bir işkence iddiasının doğruluğu veya yanlışlığına ilişkin bir inceleme raporu değildir. Raporun konusunun işkence olmaması nedeniyle bu konuda tespit ve değerlendirmelere yer verilmemiştir. Bu sebeple İçişleri Bakanı ile yardımcısının iddiasının aksine bu rapor Türkiye’de işkence olmadığını kanıtlayan bir delil değildir. Kaldı ki raporda ziyaret sırasında görüşülen kişilerin kötü muameleye maruz kaldıkları iddialarının kaygı verici bir sıklıkta karşılarına çıktığı vurgulanmaktadır. Raporda üst düzey siyasetçiler tarafından örneğin bizzat Cumhurbaşkanı tarafından kolluk güçlerine ‘işkenceye ve kötü muameleye sıfır tolerans’ çağrısı yapılması önerilmektedir. Gerçekten son 5 yıldır işkence ve kötü muamele iddiaları sıklıkla Türkiye’nin gündemine girmektedir. Van Gevaş’ta işkence edilen köylüler, helikopterden atıldığı iddia edilen ve işkenceye uğrayan köylüler, siyah transporterlarla kaçırılan ve kendilerinden aylarca haber alınamayan FETÖ şüphelisi olduğu iddia edilen kişiler, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde toplu işkenceye maruz bırakıldıkları iddia edilen Dışişleri Bakanlığı personelleri, çıplak arama iddiaları, her seferinde aşırı güçle bastırılan ve dağıtılan protesto gösterileri ve daha nice işkence, kötü muamele ve aşırı güç kullanımı iddiaları hafızalardadır. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na kendilerinin veya yakınlarının işkence veya kötü muameleye uğradığı iddiasıyla yapılan başvurulara göre; 2016’da 485, 2017’de 616, 2018’de 584, 2019’da 908, 2020’de 605, 2021’in ilk 4 ayında ise 346 kişi işkence veya kötü muameleye uğramıştır. Bu istatistiklere göre 2015 yılından beri en az 4141 kişi işkence veya kötü muameleye tâbi tutulmuştur. Ayrıca AİÖK raporlarının yayınlanması hükümetlerin iznine bağlıdır. Mevcut hükümet izin vermediği için AİÖK’nın 29/08/2016-06/09/2016 tarihleri ile 04/04/2018-13/04/2018 tarihlerinde yaptığı iki ayrı ziyaretin raporları yayınlanamamıştır. Madem Türkiye’de işkence ve kötü muamele bulguları yoktur, o zaman bu raporların yayınlanmasına neden izin verilmemektedir.

“Yetkililerin üzerine düşen bu iddiaları tamamıyla reddedip görmezden gelmek değil, aksine hukuk devletine yakışır bir şekilde etkin soruşturma ve cezalandırma politikasını tesis etmektir”

Son yıllarda keyfi bir yönetimin hâkim olduğu Türkiye’de işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans döneminden yüksek tolerans dönemine geçilmiştir. İnsan hakları alanında faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşların raporlarına ve verilerine göz atmak bile ihlallerin korkunç boyutları hakkında fikir vermektedir. Kolluk güçlerinin amiri konumundaki yetkililerin üzerine düşen bu iddiaları tamamıyla reddedip görmezden gelmek değil, aksine hukuk devletine yakışır bir şekilde etkin soruşturma ve cezalandırma politikasını tesis etmektir.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica