Ekonomi

Türkiye’deki arılar Orta Doğu sofralarını tatlandırıyor

Türkiye’deki arılar Orta Doğu sofralarını tatlandırıyorAksu; “Şu anda arılarımız Çukurova’da, oradan Diyarbakır, Batman gibi doğudaki şehirlere gidecekler. Kendi ballarımızı kendimiz üretmeye çalışıyoruz, yeniden ilk başladığımız yere döndük” dedi. detaylar haberimizde…

Türkiye’deki arılar Orta Doğu sofralarını tatlandırıyor

Aksuvital Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Aksu, 85 ülkeye ihracat yaptıklarını, dünyanın neredeyse her yerinde müşterilerinin bulunduğunu belirterek, “Daha çok Orta Doğu, Uzak Doğu ülkelerine ihracat gerçekleştiriyoruz. 2018 yılında Afganistan en iyi müşterimiz oldu. Doğal ürünlere ne kadar müdahale ederseniz o kadar eziyet edersiniz. En kaliteli bal en az müdahale edilen baldır. Arıların işine pek karışmamak lazım.” dedi.

Aksu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Aksuvital’in 1989’da kurulduğunu ve bu yıl 30. yılını kutladığını hatırlatarak, bal, arı sütü ve polen ile başlayan serüvenin, 400’ün üzerinde ürüne ulaştığını söyledi.

Ürünleri 3 gruba ayırdıklarını, apiterapi arı ürünleri, fitoterapi bitkisel tedavi anlamına gelen ürünler, aromaterapi bitkilerin yağ ve kokularından elde edilen ürünlerin tedavisi anlamında çeşitli ürünlerin bulunduğunu ifade eden Aksu, 150 çalışanları olduğunu bildirdi.

Her yıl birkaç ürün eklenerek ürün çeşitlerinin artmaya devam ettiğini aktaran Aksu, şunları kaydetti:

“Aksuvital, 2017 yılı itibarıyla Ar-Ge merkezi olmuş durumda. Bütün ürünlerimizi kendi Ar-Ge merkezimizde geliştiriyoruz. İhracatta ayrı bir ekibimiz var. İhracatın dinamiklerinde olan fuarlara katılıyoruz. Ayrıca, yeni dönemde Alibaba gibi dijital mecralar üzerinden ihracat yapıyoruz. İç pazarda değişik markaları kullanarak ürünlerimizi pazarlıyoruz. Eczane kanalında Avicenna markamızı kullanıyoruz. Üniversitelerle de önemli araştırma diyaloğumuz bulunuyor. Ürünlerin biyo yararlılıklarını, hem de klinik çalışmalarını yapıyoruz. Bu süreçlerden geçtikten sonra pazara yöneliyoruz. Dijital mecra kanalları payı sürekli artıyor ancak hala klasik satış kanalları öncelikli sırada.”

e-ticaret mecralarının iç piyasada da büyümeye başladığını ancak hala yüzde 20’lik trendlerin aşılamadığını ifade eden Aksu, “Burada da belli engeller var. Ürünlerin tanıtım diliyle alakalı yaşadığımız sorunlar… Türkiye’de yaklaşık binin üzerinde gıda takviyesi kamu tarafından ruhsatlandırılıp izin verilmiş ama bunların nasıl tanıtılacağı konusunda ciddi anlamda kısıtlar var. AB ülkelerinde 70’e yakın ürünün nasıl tanıtılacağı, fonksiyonları ve sağlık beyanları serbest bırakıldığı halde Türkiye’de bunlar anlatılamıyor. Bu da dijital mecralardaki iletişim sıkıntısını artırıyor ve pazara açılmayı zorlaştırıyor. Hatta bu bizim dış pazarlardaki imkanlarımızı da zorlaştırıyor.” şeklinde konuştu.

Aksu, Türkiye’deki aktarların kalitesinin yükseldiğini ve her geçen gün büyüdüğünü, doğal ürünlerle beraber bu konuda da yükseliş olduğunu, burada da Shiffa Home markasını kullandıklarını, ayrıca Watsons, Gratis gibi zincir mağazalarında da ürünleri müşterilere ulaştırdıklarını anlattı.

– “Mühendis Arı”lar Çukurova’da

Yunus Aksu, kendisinin ziraat mühendisi olduğunu, uzun yıllar arıcılık yaptığını belirterek, “Direkt arıcıdan, üreticiden ballarımızı tedarik ediyoruz. Hatta son dönemlerde ‘Mühendis Arı’ adı altında yeni bir arıcılık birimi kurduk. Şu anda arılarımız Çukurova’da, oradan Diyarbakır, Batman gibi doğudaki şehirlere gidecekler. Kendi ballarımızı kendimiz üretmeye çalışıyoruz, yeniden ilk başladığımız yere döndük. Balı ve üreticiyi tanıyoruz, direkt balı üretmek üzerine çalışmalar yapıyoruz.” dedi.

Son yıllarda Aksuvital olarak konvansiyonel olan baldan tamamen çıktıklarını ifade eden Aksu, daha nitelikli, üst kalitede ballar üretmek istediklerini, rakımı 2 bin metre üstündeki yerlerde arıların ürettiği balları üretmeye çalıştıklarını söyledi.

Aksu, Türkiye arıcılığının ve ballarının gelişim ve kalitesinin böyle yakalanacağına inandığını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Konvansiyonel bal alanına girdiğiniz zaman en güçlü rakibiniz Çin, şu anda bal pazarında da dünyada bal üretimi anlamında birinci sırada. Burada yarışan şey çokluk, yani konvansiyonel bal. Burada da rekabet etme şansımız çok güçlü değil. Bu sebeple balın ihracattaki payı yüzde 5’i geçmiyor. Bu da maliyetlerle alakalı. Balda fırsat, katma değeri yüksek ürünler üretmek. Aksuvital de son 20 yıldır kendini bu alana çekti. Ürünlerimizi fonksiyonel hale getirmek istiyoruz. Balda da bunu yaptık, ham bal diye bir ürün piyasaya sürdük. Hiç ısıtılmamış, filtrelenmemiş arının direkt yaptığı şekliyle ambalajlayıp paketliyoruz. Aksuvital olarak ürünü en az müdahale ile en sağlıklı ambalajla tüketiciye ulaştırmayı amaçlıyoruz. Doğal ürünlere ne kadar müdahale ederseniz o kadar eziyet edersiniz. En kaliteli bal en az müdahale edilen baldır. Arıların işine pek karışmamak lazım.”

– “Sağlıklı insan en büyük katma değer”

Aksuvital Yönetim Kurulu Başkanı Aksu, 5 kıtada 85 ülkeye ihracat yaptıklarını, dünyanın neredeyse her yerinde müşterilerinin bulunduğunu ifade ederek, “Daha çok Orta Doğu, Uzak Doğu ülkelerine ihracat gerçekleştiriyoruz. 2018 yılında Afganistan en iyi müşterimiz oldu. Azerbaycan, Türk Cumhuriyetler, Güney Kore, ABD gibi en yakın ve en uzak noktada hemen hemen dünyanın her yerine ulaşabiliyoruz.” dedi.

Toplam cironun içerisinde ihracatın payının her yıl büyüdüğünü aktaran Aksu, şu anda toplam üretimlerinin yüzde 20’si civarında ihracat yapabildiklerini, hedeflerinin yüzde 40’ı yakalamak olduğunu söyledi.

Aksu, doğal ürünler anlamında Türkiye’nin, hem coğrafi hem de endemik bitki çeşitliliğiyle çok şanslı ve florasının gelişmiş ülkelere göre daha temiz olduğunu vurgulayarak, “Bu anlamda ciddi fırsatımız var ama en büyük sıkıntımız standartların, tebliğlerin, ürün tanıtımıyla ilgili çalışmaların birtakım bürokratik ve kurumsal çekişmelerin arasında kalmasıyla alakalı. Doğal ürünlerin en büyük rakibi ilaç sektörü. Sağlık beyanlarının serbest bırakılmamasının bu anlamdaki refleksten kaynaklanıyor olabileceğini düşünüyoruz. Bunun hem direkt hem de dolaylı faydası var.” diye konuştu.

“Sağlıklı insan en büyük katma değer” diyen Aksu, bunun değerine paha biçilemeyeceğini, devletin doğal beslenme ve yaşamayı, bu açıdan da sektörün gelişimini desteklemesi gerektiğini söyledi.

Aksu, ürün tanıtımıyla ilgili serbestlikte AB standartlarının Türkiye’ye getirilmesi halinde sektörün 10 yıl ileriye gidebileceğini belirterek, “Apiterapi, fitoterapi, aromaterapiyi dikkate alırsak ve bal işin içine katılırsa sektörün büyüklüğü birkaç milyar doları aşmış olur. Sadece gıda takviyeleri ve fonksiyonel ürünlere bakıldığında 500 milyon dolar civarında pazar var.” dedi.

Herkesin sağlıklı yaşamaya ihtiyacı bulunduğunu dile getiren Aksu, kirlenmemiş, bozulmamış, müdahale edilmemiş ürünlerin seçilmesi gerektiğini söyledi. Kaynak: AA

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica