Raporlar

Gergerlioğlu: “Diyanet Allah’ın dinini değil iktidarın dinini anlatıyor”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, TBMM Genel Kurulda Konuşma Yaptı. Konuşmasında “Diyanet İşleri Başkanlığı Allah’ın dinini değil iktidarın dinini anlatıyor, Allah’tan değil muktedirden korkuyor!” dedi!

“Diyanet İşleri Başkanlığı Allah’ın dinini değil iktidarın dinini anlatıyor, Allah’tan değil muktedirden korkuyor”

Diyanet Akademisi üzerinde konuşuyoruz. Diyanet Akademisi eğitimi işe yaramaz. Neden? Çünkü kriteri adalet değil. Diyanet zaten şu anda Allah’ın dinini değil, iktidarın dinini anlatıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı yolsuzluklar üzerine hiçbir şey söylemiyor, muktedirlerin dinini anlatıyor. Bu ülkede insanlar kaçırılıyor 1990’lardan beri; binlerce insan kaçırıldı. Diyanetin tek bir kelamı var mı bu noktada? Hâlen kaçırılıyor, işkenceler yapılıyor, kaçırılıyor insanlar ve işkenceler yapılıyor, bir kısmı bulunamıyor; tek bir kelamı var mı? Yargısız infazlar yapılıyor, tek bir kelam duyamıyoruz. Kürt meselesindeki ayrımcılıklarla ilgili her gün konuşuyoruz, Diyanetin bir yorumu yok. Cezaevleri ihlalleri çok yoğun bir şekilde var, Diyanetin bir sözü yok. Bütün bunların üstüne Diyanet Akademisi ne eğitimi verecekmiş Allah aşkına? KHK’lerle yüz binlerce insan yargısız infazlarla ihraç edildi, intihar ettiler, kansere yakalandılar, depresyona yakalandılar, Diyanet tek kelime etmedi. Neden? Çünkü Allah’ın dinini değil iktidarın dinini anlatıyor, Allah’tan değil muktedirden korkuyor, başka bir şey değil.

Aleviler yararlanamıyor, cemevleri yararlanamıyor, ibadethane statüsünden yararlanamıyor; bunu eleştirmek için Alevi olmaya gerek yok, ben Sünni’yim ve şiddetle eleştiriyorum

Bakın, bu din ruhu esas alır, şekli değil. Bu din namaz, oruç, hac, zekât anlatmak için gelmemiştir; insanların vicdanını kuvvetlendirmek için gelmiştir, hakkı hukuku ortaya çıkarmak için gelmiştir. İhale yasaları kaç defa değiştirildi? Belki yüzlerce defa. Neden değiştirildi, hepimiz biliyoruz; yolsuzluklar olsun diye. Diyanet tek bir kelime etti mi? Hayır. Herkesin vergisinden Aleviler yararlanamıyor, cemevleri yararlanamıyor, ibadethane statüsünden yararlanamıyor; bunu eleştirmek için Alevi olmaya gerek yok, ben Sünni’yim ve şiddetle eleştiriyorum. Buna nasıl göz yumarsınız?

Diyanet İşleri yetkililerine de hatırlatıyorum: Bu yaptıklarınızla ancak karnınıza ateş doldurursunuz!

Şimdi, bakın, Bakara suresi 174’üncü ayeti var- ben imam hatip lisesi mezunuyum, tefsir ilimlerini tahsil etmiş bir kişiyim- ayet-i kerime diyor ki: “Allah’ın kitabının bir kısmını gizleyenler ve Allah’ın dinini az bir paha karşılığında satanlar başka değil ancak karınlarına ateş doldurmaktadır.” Diyanet İşleri yetkililerine de hatırlatıyorum: Bu yaptıklarınızla ancak karnınıza ateş doldurursunuz çünkü bu eleştiriler, peygamberi din açısından eleştirip onun yolunu engellemeye çalışan Mekkeli din tacirleri için nazil olmuştu.

İslam’ın yaşantısında erkek egemen bir anlayışı düzeltmek için ne yapıldı?

Şimdi, bakın, Hazreti Ömer camide hutbe veriyor, bir kadın itiraz ediyor. Hazreti Ömer keskin bir lider ama o kadının itirazı karşısında bütün cemaatin ortasında “Evet, sen doğru söyledin, Ömer haksız, ben yöneticiyim ve haksızım. Bu kadın beni mahcup etti, bu kadın eliyle düzeldim Ya Rabb’i, yanlışımdan vazgeçtim, şükürler olsun.” dedi binlerce insan arasında. Erkek egemen bir din anlayışı var şu anda İslam toplumlarında ama böyle değildi. Peki, erkek egemen bir anlayışı düzeltmek için ne yapıldı? Hiçbir şey yapılmadı.

Diyanet kurumu Kur’an kurslarında dayak, taciz konusunu neden sümen altı ediliyor?

İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam-ı Hanbel devletin, o zalim sultanların dediklerine “evet” dememek için onların Diyanet İşleri Başkanlığı teklifini kabul etmediler ve kırbaçları altında öldürüldüler. Onlar böyleydi, ya Diyanet? Hayır, Diyanet şu anda maalesef ki işlevini yerine getirmiyor. Şu anda, bakın, neden camiler her kesimden insan için sıcak bir barınak değil; buna bir cevap verilmeli Dinî anlayışta yenilenme neden olmuyor? Diyanet kurumu iktidara ses çıkarmama yeri mi? Kur’an kurslarında dayak, taciz konusu neden sümen altı ediliyor?

“Ben Müslüman ve insan hakları savunucusuyum, bu benim vazifemdir.”

Bakın, ben size bir örnek vermek isterim kendi hayatımdan, dinî anlayışımdan. İzmit Protestan Kilisesi’ne molotofkokteyli atılmıştı ve ben o zamanlar, MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanıydım, “Başörtüsüne Özgürlük” gösterileri yapan birisi olarak ilk kınayan ben olmuştum. Akşam pastör beni aradı, “Yahu, Müslüman bir insansın, seni biliyorum; şaşırdım ve sevindim, bunu eleştirdin.” dedi. Ben “Ben Müslüman ve insan hakları savunucusuyum, bu benim vazifemdir.” dedim. Daha sonra, İzmit’teki mahallem Kocatepe Camisi’nin yönetim kurulu üyesiydim, Kürt meselesindeki ayrımcılıkları eleştirdiğim için dernekler masası dedi ki: “Oradan çıkacaksın, sen orada yer alamazsın; Kürt meselesinde bu tür görüşlerin var, açığa alındın.”

Irkçılığı men ettiğini bildiğimiz İslam dininin güya temsilcileri beni bir mahalle cami yönetim kurulu üyesi olmaktan çıkardılar.

Şimdi, bakın, din anlayışı nereden nereye geldi. Ben bir Müslüman olarak Hıristiyan’a yapılan saldırıda, Hrant Dink cinayetinde ilk konuşanlardan birisiydim ve böyle olmanın da çok erdemli bir görev olduğunu düşünüyorum ama öbür tarafta, ırkçılığı men ettiğini bildiğimiz İslam dininin güya temsilcileri beni bir mahalle cami yönetim kurulu üyesi olmaktan çıkardılar; çıkarıldık. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

“Ben Müslüman Ermeniyim, Ermeni meselesini anlayın.” diyen samimi bir Müslümanı ihraç ettiler.

Yine, bakın, Fatma Yavuz, bir Diyanet görevlisi. Sosyal medyada IŞİD’i eleştirdiği için Diyanetten ihraç edildi, -sadece bunun için- geleneksel din anlayışını eleştirdiği için ihraç edildi. Fatma Yavuz duyarlılık gösteren bir insandı, Artvinli olduğu hâlde “Ben Müslüman Ermeniyim, Ermeni meselesini anlayın.” diyen samimi bir Müslümandı, bundan dolayı ihraç edildi.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica