Şehrin içinde kaybolan kendimizi arıyoruz
Şehrin içinde kaybolan kendimizi arıyoruz Özen; “Yollarımız hep çukurlarla dolu, 40 gündür geziyorum aracımın amortisörleri patladı. Yeşil alanlarımız kayboluyor. Havamız, denizimiz, körfezimiz kirleniyor. Ekinimiz bozuluyor, sağlığımız bozuluyor” dedi. detaylar haberimizde…
Şehrin içinde kaybolan kendimizi arıyoruz
Saadet Partisi İzmit Belediye Başkan adayı Ahmet Özen yaptığı seçim çalışmaları kapsamında şunları söyledi:
“40 gündür arazideyim, insanımızı tek tek geziyorum. Birçok sorun ve problemimiz var. Bunların farkındayım. Bu şehirde yaşayan insanımızın dertleri var, sıkıntıları var. Ve ben onlarla konuştuğumda şunu görüyorum, bu dertler sıkıntılar hakikaten çözülemeyecek meseleler değil. Gerçekten çözümü çok basit meseleler. Fakat bu şehirde yapılanlar insanımıza sorularak, insanımız dinlenilerek yapılmadığı için, birilerinin masa başında oturup yaptığı işler olduğu için sorunlarımıza çözüm olamıyorlar.
“Havamız, denizimiz, körfezimiz kirleniyor”
Ulaşım problemimiz hala çözülemedi. Trafik sorunumuzu daha çözemeyenler bu memlekette neyi çözebilecekler Allah aşkına!? Yollarımız hep çukurlarla dolu, 40 gündür geziyorum aracımın amortisörleri patladı. Yeşil alanlarımız kayboluyor. Havamız, denizimiz, körfezimiz kirleniyor. Ekinimiz bozuluyor, sağlığımız bozuluyor. Çocuklarımız ve gençlerimiz sahipsiz. Bonzai ve uyuşturucu her geçen gün yayılıyor. Bu memleketin belediye başkanı nasıl gece kafasını yastığa rahat koyabiliyor?
“Belediye başkanını insan beynine benzetiyorum”
Gençlerimiz evlenemiyor, bekarlık sorunumuz var. Boşanma oranları artıyor. Huzurumuz kalmamış, huzur arıyoruz, aslında bu şehrin içinde kaybolan kendimizi arıyoruz. Şehri yapboz tahtasına çevirenler rant ve israf içinde yüzerken bir yandan bakıyorum paramız çarçur ediliyor, öbür yandan gençlerimiz işsizlikten kıvranıyor, esnafımız siftah yapamıyor, kan ağlıyor. Ben belediye başkanını insan beynine benzetiyorum biraz. Beynimiz Allah korusun felç geçirdiğinde nasıl elimizi kolumuzu kaldırıp hareket ettiremiyorsak bu şehirde de hiçbir şey hareket etmiyor, her şey ruhsuz ve cansız bir kenarda bekliyor. Çünkü bu şehrin beyni felç geçirmiş, başkanın imajı var, görüntüsü var, ama maalesef ruhu yok. Şehrin de ruhu yok. Çünkü yanlış yönetiliyoruz.
“İnsanımıza sormadan iş yaptılar”
Bütün bu problemler varken bakıyorum ki; insanımızın sesine kulak veren yok. Dinleyen yok. Sokaklarımıza, mahallelerimize girdiler, bize bir şey sormadılar. Sordular mı arkadaşlar? Eskiden mahallelerimizde evlerinin önünü süpüren anneler vardı, şimdi neredeler onlar? Çünkü bizim mahallemiz, bizim sokağımız diyorduk eskiden. Şimdi belediyenin sokağı diyoruz. Çünkü bize sorulmadan yapılan bir şey bize ait olarak kalmaz. Ben size en büyük problemimizi söyleyeyim. Bizi yıllardır adam yerine koymadılar. En büyük problemimiz bu. İnsanımızı bu şehrin yönetimine dahil etseydiler tekrardan benim mahallem, benim şehrim diyebilirdik. Ama bunu yapmadılar.”
