Siyaset

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul İl Başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu için Sinevizyonlu grup toplantısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt verdi. Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi detaylar haberimizde…

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi

CHP İstanbul İl Başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu için özel hazırlık yapan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan yandaş medyanın yalanlarına sahip çıktı. Kaftancıoğlu’na yalanlanan fotoğraf üzerinden yüklendi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Erdoğan’a yanıt verdi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Türkiye’nin gereksiz polemiklere ihtiyacı yok”

“Daha önceki saatlerde konuşan Genel Başkan, bizim İstanbul İl Başkanımızla ilgili bir sürü laflar etmiş. İstanbul il başkanımız onun cevabını verecek. Benimle ilgili bir şeyler söylemiş Sevgili Erdoğan, gözünü sevdiğim Erdoğan benden niye korkuyorsun? Ben korkulacak adam değilim. İki elim var, sen daha uzun boylusun. Üstelik sen kendini dünya lideri olarak tanımlıyorsun. Gel karşıma kardeşim, bana söyleyeceğini adam gibi karşıma çık, yüzüme söyle. Türkiye’nin gereksiz polemiklere ihtiyacı yok.”

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi

“Gelirken doktorunu da yanına al”

“Horoz dövüşü yapmıyoruz. Söyleyecek lafın varsa, bütün televizyon kanalları senin emrinde, bütün gazeteciler senin emrinde, çık karşıma kardeşim. Ne arkamdan dedikodu yapıp duruyorsun, mahallenin dedikoducusu gibi. ‘Dünyadan korkmam’ diyor, ‘Bay Kemal’ dendiğinde korkuyor. Korkma sevgili Erdoğan, korkma. Gelirken doktorunu da yanına al, uzmanlarını, politikacılarını yanına al, kimi alırsan, al. Vallahi billahi tek başıma çıkacağım. Biraz cesur ol, korkma. Ben adam yemem. Efendi gibi konuşurum. Sana yarım saat versinler, on dakika bana yeter.”

Türkiye dünyanın en güzel coğrafyasında yer alıyor. Petrol boru hatları, doğalgaz boru hatları buradan geçer. Bu toprakların bir başka sorunu var. Komşular. Acı var, dinmiyor. Biz ülke olarak bütün bu gelişmelerden rahatsızız.

“Bugün Ortadoğu aktörlerin yönlendirdiği bir Ortadoğu”

Biz hükümet edenlere, Ankara’daki beylere önce petrolün tarihini oturun bir okuyun diyoruz. Bölge bir devletin tek başına yapılandığı bir bölge olmaktan çıkmış durumda. Suriye’de benzer bir olay yaşanıyor. 3.5 milyon Suriyeli sadece Türkiye’de. Bugün Ortadoğu aktörlerin yönlendirdiği bir Ortadoğu. Oradaki devletlerin elindeki ipler çıkmış durumda. Bir ucunda Türkiye, bir ucunda Rusya, bir ucunda İran, bir ucunda Amerika var. Bugün geldiğimiz noktanın en kötü aktörlerinden ve kaybedenlerinden birisi Türkiye. Silah göndermeyin terör örgütlerine dedik, silah gönderdiler. Aynı olayı Amerika yapıyor. Buradan uyarmak bizim namus borcumuzdur. İnsanlık bizim temel forumumuzdur diyorsanız ne PKK’ya ne onun uzantılarına, ne IŞİD’e ne onun uzantılarına silah göndermeyin. Biz Rusya’yı da Amerika’yı da uyarmak zorundayız.

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi

“El bab’daki şehit sayımız 70’i aştı”

PKK terör örgütünün Türkiye’de neler yaptığını bütün dünya biliyor. Türkiye’nin 30 yılı aşkın süredir verdiği mücadeleyi bütün dünya biliyor. Terörden kurtulmak için her türlü çabayı göstermek bizim de görevimiz, İran, Rusya, Amerika’nın da görevi. Buradan hükümete de sağduyu çağrısı yapmak bizim görevimizdir. Diplomaside hamasetin geçerliliği yoktur. Diplomatik kanalların sonuna kadar zorlanması lazım. El Bab’daki şehit sayımız 70’i aştı. 3 hamle ötesini görmezseniz dış politikada diğer aktörlerin oyuncağı olursunuz. Elbetteki Türkiye, kendi geleceğini güvence altına almak zorundadır. Bunlara söylenecek hiçbir lafımız yok. Bu noktaya gelinceye kadar izlenen politikalar Türkiye’yi bir batakla karşı karşıya getirdi. Dışişleri Bakanlığı’nı tamamen devre dışı bıraktılar.

“Ben senin neyi teslim ettiğini biliyorum”

Ben defalarca uyardım. Dışişleri Bakanlarını monşerler diye aşağıladılar. Öyle bir noktaya geldi ki Ege adalarını soruyoruz. Ben soruyorum başka bir zata başka bir zat cevap veriyor. Konuşursam sen konuşamazsın gibi bir laf ediyor. Zaten ağzını aç diye sana soruyorum beni tehdit et diye değil. Bu Keçi Adası bize mi ait Yunanistan’a mı ait. Tehdit etme cevap ver. Ben mangaldan atmam. Türkiye’nin taşına toprağına biz sahip olacağız. Bir karışı teslim etmek istemiyorum. İstanbul kongresinde söyledim. 2019’da geleceğiz, Süleyman Şah Türbesi’nin yeniden kendi topraklarımızda dikeceğiz. Dış politika hamaset edebiyatı yapılacak bir alan değildir.

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi

“Gazze’ye senelerdir Neden gitmiyorsun?”

Ben teslim etmedim diyor. Ben senin neyi teslim ettiğini biliyorum. Dış politika hamaset yapılacak bir alan değildir. Ben asarım keserim demekle bu işler olmaz. Gazze’ye senelerdir gideceksin gitmiyorsun. Neden gitmiyorsun? Buyur git.

16 Ocak Basın Onur Günü

Bugün 16 Ocak Basın Onur Günü. Gazeteciler 16 Ocak’ı gerçek anlamda bir onur günü kabul ediyorlar ama bugünü gerçek anlamda bir sevinç ile kutlayamıyorlar. Medya, yasama, yargı ve yürütmeden sonra 4. güç kabul edilir. Medyanın böyle bir özelliği vardır. O yüzden otoriter yönetimler medyanın özgürlüğünden hep şikayet etmişlerdir. Bütün amaçları budur. Bugün Türkiye sınıfta kalmış bir ülkedir. Dünyanın bütün demokrasilerinde Türkiye’de medya özgürlüğü olmadığı açık ve net kabul edilmektedir. Kimse Erdoğan’ı eleştiremiyor. 2019’da yeni bir dönem başladığında sizin özgürlüğünüzü de sağlayacağız ama müteahhitten para almayacaksınız.

Gazeteler aynı zamanda toplumun derdini dile getirirler. Çiftçinin derdi var mı, var. Besleme basın olmayacak.

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi

“Hep beraber karşı çıktık”

15 Temmuz’da bir darbe girişimi oldu, hep beraber karşı çıktık. Bütün sendikalar, sivil toplum örgütleri hepsi karşı çıktı. 2 tane 15 Temmuz var, halkın 15 Temmuz’u ve sarayın 15 Temmuz’u. 20 Temmuz’da sivil darbe yapması ve bunu Allah’ın lütfu olarak tanımlamasıdır. 1 milyonu aşkın aile mağdur edildi.

Mağdurlar ve İşsizler…

OHAL mağdurları arasında mevcut işsizlik oranı yüzde 65. Mağdurların çektiği sıkıntıların en büyüğü yüzde 92 ile ekonomi. OHAL ile ilgili işlerinden atılanların yüzde 99’u, 15 Temmuz öncesi herhangi bir cezai soruşturmaya uğramamış. Yüzde 50’si 15 Temmuz sonrası bulundukları mahallelerden ve şehirlerden ayrılmak zorunda kalmış.

“Darbeye ve darbecilere karşı direnmek zorundayız”

Bugün Kırşehir’de Koç Üniversitesi’nde tam burslu okuyan Ali Furkan’ın cenazesi defnediliyor. İntihar etti. Biz hep birlikte darbeye ve darbecilere karşı direnmek zorundayız. 20 Temmuz’da bu ülkede bir sivil darbe yapıldı.

“Taşeron işçilerin OHAL ile ne alakası var”

Fiili bir anayasa ihlali var. Yok anayasa. “Bakanlar Kurulu, OHAL’in gerekli kıldığı konularda KHK çıkarabilir” diyor Anayasa’nın 121. maddesi. Taşeron işçilerin OHAL ile ne alakası var. Demek ki fiilen anayasa çalışmıyor. Bu aynı zamanda parlamentoyu devre dışı bıraktım demek. Parlamento uyusun ve büyüsün, ben KHK’larla Türkiye’yi idare ederim.

Yalan içerik dolu Sinevizyonlu grup toplantısına ağır yanıt geldi

“Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı yok”

Bir ülkede Anayasa yürürlükteyse herkesin bir güvencesi vardır. Bütün vatandaşların can ve mal güvenliğini koruyan maddeler vardır. 20 Temmuz’dan sonra ilk kez Türkiye ben adil yargılama yapmayacağım. Tutuklama sırasında işkence yapacağım diye dilekçe verdi. 21 Temmuz 2016. Dilekçeyi veren BM Türkiye Temsilcisi. Kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinin “OHAL uygulamaları ile adil yargılamayı askıya alıyorum. Tutulanlara insanca davranacağım kuralını askıya alıyorum.”

“Darbe sonrası suçluyu hakim tayin etmiyor”

Bugün Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı da yok. Darbe sonrası suçluyu hakim tayin etmiyor. Siyasi otorite tayin ediyor, hakim de sadece onu onaylıyor. Bu tablo herkesin gözünün önünde cereyan ediyor. Ben bunu anlatırken Hitler dönemine örnek verdim. Cumhuriyet

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica